Kanka sana kız mı yok !

Ayrılık ilişkinin her evresinde alışılması zor bir durum. Evli, nişanlı, sevgili ya da adını bile koymadığınız ilişkilerde bile ayrılık acısı yaşayabilirsiniz. Dağılabilir, başarısızlığa uğradığınızı düşünebilir, boşluğa düşebilir, kendinize zarar veren alışkanlıklar edinebilir, bazen öfke bazen özlem duyabilirsiniz. Her koşulda bu zor bir geçiş dönemi olacak, öncelikle bunu kabul edelim. Ve acımızla yüzleşelim. Çünkü terkedilmenin acı verdiğini kabul etmek bununla başa çıkmanın birinci koşulu. Yani terkedilen her kadın ya da erkek ağlar arkadaşlar. Panik yok! Rahat rahat ağlayın.

Ancak bu süreci daha kolaylıkla atlatmanın da bazı püf noktaları var. Maalesef tıp henüz kafanızın içine bir hortum sokup eski sevgilinizi ya da size yaşattığı üzücü hatıraları silecek bir teknoloji geliştiremedi. Bu yüzden öncelikle acınızı yaşamak ve onla başa çıkmak için biraz zaman tanımanız gerekiyor. Bununla birlikte benimde bazı destekleyici önerilerim olabilir; 

Öncelikle eğer partneriniz ilişkiyi bitirme kararı aldıysa, sizin de zihinsel olarak bunu kabul etmeniz gerekir. Tıpkı fiziksel hastalıklarda tedaviye başlamak için öncelikle hastalığı kabul etmek ve onla yüzleşmeniz gerektiği gibi. Romantik ilişkinin ardından arkadaş kalabilmek çok nadirdir. Çünkü arkadaşlık ilişkisi de fedakarlıklar gerektirir. Ve maalesef kalbinizi kıran birine dostça fedakarlık yapamazsınız. Bu yüzden sürecin en zor kısmı burası; artık günaydın mesajları ve güvenli kollara veda etmek zorundasınız.

Sonraki süreçte sakinleşip geriye dönerek ilişkinizin temel dinamiklerini sorgulamaya başlayabilirsiniz. Bu ilişkide hangi rolde olduğunuzu sorgulayın. Baskın olan mıydınız yoksa ebeveyn mi? Belki de ilişki süresince sadece partnerinizin hayalindeki prens/prenses olmak için çabaladınız? Gerçekten istediğiniz ilişki doyumunu yakalayabildiniz mi? Ya da bu ilişkinin sürmesi için eşit çaba sarf ettiniz mi? İlişki içindeyken kendinizi objektif değerlendirmek ve dışardan bakabilmek oldukça zordur. Ancak bittikten sonra bu soruların daha sağlıklı yanıtlarına ulaşabilirsiniz. 

Nasıl ayrıldığınızı değerlendirin. Sizin kırmızı çizgilerinizi geçti mi? Yoksa ilişkinin sonlanması karşınızdaki için sıradan bir şey miydi? Her iki durumda da partnerinizin size ve yaşadığınız ilişkiye dair motivasyonunu değerlendirmeniz mümkün. Ve ne yazık ki güçlü bir motivasyona sahip olmadığı sürece ilişkiniz için uzun vadede verim almanız da oldukça zor. 

Kendinizi tanımlayın! Yaşadığınız hayatta yalnız ilişkide ki rolünüzle sahne almıyorsunuz. Partnerinizin size yüklediği kimliğin dışında yalnızca size ait ve sizi değerli ve eşsiz kılan nitelikleriniz var. Siz aynı zamanda, iş arkadaşı, çocuk, arkadaş, kardeş, öğretmen, öğrenci, komşu, anne veya baba rolüne sahip olabilirsiniz. Hayatınızdaki dinamiklerin ve sizi var eden diğer rollerin farkına varın. 

''Kanka sana kız mı yok? '' Sosyal destek alın! Ayrılık duygusal olarak oldukça yıpratıcı bir süreç. O yüzden sosyal desteğinizi sonuna kadar kullanın. Yardım istemekten sakın utanmayın. Bu süreçte aileniz, yakın arkadaşlarınız, ya da çevrenizden destek almak zayıf olduğunuz anlamına gelmez. Unutmayın ki terkedilen herkes üzülür, öyle ki aksi durumlarda kişinin duygu durumunu daha detaylı incelemek gerekebilir. Ancak başta belirttiğim gibi, yeni sevdalara yelken açma fikri, şu an için doğru olmayabilir. 

Bu yüzden, kendinize zaman verin. Yaralarınızı sarmak ve kalbinizi sıfırlamak için biraz molaya ihtiyacınız olacak. Bu süreçte kısa süre içinde yeni bir ilişkiye başlamak sizi tekrar aynı döngünün içine sokabilir ve aynı hataları tekrarlamanıza sebep olabilir. Sonuç olarak yaralarınız iyileşmediği gibi daha derin yaralara da sebep olacaktır. Kısacası sakin olun. Bunun geçici bir süreç olduğunu unutmayın. Yaralarınız sarılır, zihin kendi kendini iyileştiremeye programlıdır. Eğer adımları doğru takip eder ve kendinize bu süreci atlatmak için şans verirseniz, zihniniz de size ihtiyacınız olan gücü mutlaka verecektir.