Yerel yöneticiler daha çooook  mesafe almalılar...

Hep söylenir; "Parti, Cumhurbaşkanı'ndan geride" diye... Gerek siyaset üretmekte, gerekse yönetimsel değerlendirmelere bakıldığında, siyasi hayatımızda bu kadar "önder" bir insan tanımadık...

Önceki gün, muhtarlar toplantısında yerel yönetimler konusunda olması gerekenleri sıralarken, yönetim felsefesini; bu kadar net, bu kadar basit ve bu denli anlaşılır anlatan başka bir lider tanımadık.

Yerel yönetim, konusunda attığı her adım yeni yazılım kuralı gibi. Öyle olmasaydı en zor dönemde İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı, hele o dönemde seçilebilirmiydi? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, Türk siyasi hayatının önderi pozisyonunu uzun yıllardır elinde bulunduruyor olması, sadece kendine has Allah vergisi özelliklerini çok anlaşılır bir yaklaşımla sergiliyor olmasından kaynaklanıyor.

Liderlik başka bir şey... Lider idareci olmak başka bir şey. Lider idareci olmak için "şişirme" özentileri idareciler, üzerlerine ne kadar elbise giyer gibi giysinler, birilerinin katkısıyla aldıkları makamları kadar var olurlar. Oysa lider idareci; soluk alışından bile etrafını etkileyen kişilik özelliği taşır.

Son yıllarda, özellikle bürokraside yaşadığımız "pes" pozisyonlu idareciler, kurumsal liderliklerinin zayıflığının yanında, yerel siyasetin "pes" pozisyonun etkisinde tavır alamaz konumdalar.

Liderin baktığı ufku göremeyen, liderinin attığı adımları sayamayan yerel idarecilerin bulundukları pozisyon liderinin verdiği güç kadardır. Gelişim ve beceri katkı sağlamaktan uzak duruyor maalesef.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "farklı" yapan en önemli özellik; Türkiye'nin zor yıllarında yaşadığı her şeyi kendine birikim olarak almasıdır.

"Şehrinizde, mahallenizde tek bir tane mağdur varsa yatağınıza rahat yatırmam, görevinizi yapmamışsınızdır."  diyerek, yaklaşan seçimlerde aday olacak seçilecek, yerel yöneticilerin aldıkları nefesin sorumluluğunu taşıdığını bilen bir lider oluşundandır.

"Şehrinizde veya beldenizde veya mahallenizde tek bir çocuk varsa yatağına aç yatan sorumluk yerel idarecinindir."  diyen bir lider; hangi şehrin hangi mahallesinde, hangi beldesinde tek bir çocuğun bile aç yattığından haberi olan bir liderdir. Sorumluluğunu bilmeyen seçilmiş dahi olsa onu çalıştırmayacak anlamındadır.

"Yakacağı olmadığı için battaniyesi altında titreyen tek bir yaşlı varsa sorumlusu sizsiniz, yerel yöneticiler." diyen bir lider; hangi köy, hangi belde ve hangi mezrada muhtaç ve kimsesiz yaşayan yaşlıdan haberi olan bir liderdir.

Yandınız yerel yöneticiler... Yandınız ki, ne yandınız. Her yerde eli ve kulağı olan bir lideriniz var. Bu öyle bir lider ki; şu an bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir lider.

Bir bakmışsınız, sadece bir kararnameyle "daha düne kadar sizin gibi bir vatandaştım" pozisyonunu iade edebilecek yetki ve gücü tereddütsüz kullanır. Bilesiniz...

BOZBEY, ARTIK ADAY....

"Biz yola çıktık...4 Ocak'ta sonuç nasıl açıklanırsa açıklansın."

Gazetemize "yılsonu", yeni yıl ziyaretinde bulunan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in, "Adaylığınız kesinleşti mi?" sorusuna verdiği cevaptı; "Biz yola çıktık..."

Başkan'ın ziyareti ister istemez yaklaşan yerel seçimler ve adaylıklar üzerinden şekil-

di.

Başkan, aday olduğunu ve adaylığının açıklanacağını bildiği için sahaya çıktı. Çok da geç kalmamak gerekir... Öyle ya, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayını açıklayalı neredeyse bir ay oldu.

Kentlilik bilinciyle söze bir girdi, 20 yıldır Nilüfer'de yakaladığı ivmeyi nasıl Büyükşehir'e aktaracağının projelerinden bahseder oldu. Anladım ki, uzun süren Nilüfer Başkanlığından sonra epey zamandır gönlünden büyükşehri geçirdiği belli.

"Şehrin kaymak tabakasını" varoşlara yayacağı iddiası dikkat çekiciydi. Nilüfer'de yakaladığı iddiayı kente taşıyacağını vaat ediyor. Öteden beri eleştirdiğim bir konuyu o da gündemine taşımış:

Kentin her türlü olanaklarından faydalanan, sivil toplum örgütleri, özellikle odalar, meslek odaları, akademik odaların yerel yönetimlerle ortak çalışması ile üniversitenin bilimsel katkısının yerel yönetimlere yansıtılması gibi konuları biraz uzun konuştuk.

Görelim ve bekleyelim. Kim hangi yerde ne yapacak. Makamlar mı insanları yönetecek yoksa insanlar mı makamları?..