Hava Durumu

Yaşasın demokrasi!

Yazının Giriş Tarihi: 01.04.2019 10:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.04.2019 10:50

Söz milletindi! Öyle de oldu.

Her seçim; vatandaşın milleti ve vatanı için kararını verdiği, "demokrasi bayramı"nın özgürlük fotoğrafıdır.

Ne mutlu bize, özgür ve hür iradeyle ülkemizin geleceğine katkı sağladık.

Sahip çıktık, özgürlük ve geleceğimize! Bize, emanet edilen vatanımızın yöneticilerini biz belirledik.

Üç darbe yaşamış, birçok "kısıtlılık" yaşamış biri olarak, çoooook mutluyum, çok.

Keyfini çıkaracağım. "Özgürlük kısıtlanmışlığını" yaşamış biri olarak, değmeyin keyfime!

Taa ki, bir daha ki seçim olana kadar, "demokrasi bayramı"nı, her gün yeniden yaşayacağım.

Kendini, "kaf dağının tepesinde" görenler halkımın ayağına indiler ya!

O yeter bana.

Yaşasın Demokrasi!..

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

CUMHUR- MİLLET KAZANDI!..

Seçim sonuçları ne olursa olsun hepimiz kazandık. Demokrasi kazanacak demiştim. Şu an biz kazandık. Gerisi angarya. Kim koltukta oturursa otursun, 4 yıl sonra yine bizim ayağımıza inşallah gelecekler ya, o yeter!

Gece yarısına kadar Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı Bursa'da ilk defa kafa kafaya idiler.

 Sonuçların kesinleşmesine kadar, daha çok şeyi konuşur olacağız. YSK'nın kesin sonuçları açıklayıncaya kadar, Bursa'daki sonuçların hesabının sormaya başlanacaktır. Gerek CHP ve gerekse AK Parti'de ciddi hesaplaşmalar başlayacaktır.

Valla, bu kadar oy farkına rağmen sonuçların böyle olmasının hesabının verenler olacaktır.

Güneşi balçıkla sıvamaya kalkanlar, kendilerini kandırmış oldu.

Yaşasın Millet!

BİLİNEN YAŞI 89!

Annem.

Sabah namazından itibaren beni beklemiş. Her seçim sabahı olduğu gibi...

Evden çıkarken aradım ne yapıyorsun diye, masum bir şekilde "seni bekliyirem!" (Bizim şivemizle!) dedi.

Oysa biliyordum; beni bekleyeceğini, 'oy'unu kullanmak için sabırsızlandığını, biliyordum.

O'nun için oy kullanmanın anlamı; 1969 senesinde kaybettiği, "Aga"sının, yani "kaynatası"nın her seçim zamanı tembihlerini yerine getirdikleri ve yaşadıkları, (Hiçbir bayramda yaşamadıkları) daha fazla "olağanüstü" bir gündü. Birkaç seçim önceydi, oy vermeye götürürken, oyunun kime "vereceğini" sordum, verdiği cevap müthişti:

"Oğlum ben her seçimde oyumu, hep aynısına veririm. Başkasına verirsem "Agam" kızar!"

Oysa Agam vefat edeli 60 yıl olmuş!

 Masumiyete, bakar mısınız?  Gizli 'oy'unu bile inkâr edemeyecek kadar, dürüst ve "namus"lu!

Öyle ya oy; "söz" vermektir.

Söz de "namustur."

Bunca "namussuzluk" içinde belki bir "öğüt" olur!

O KADAR ÇOK KRAL VAR Kİ!..

BİR HIRSIZLIK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.

TÜM SEÇİLMİŞLERE İTHAF OLUNUR!

(Seçimin ardından bir alıntı...)

Bir zamanlar Çin'de yoksul bir adam o denli aç ve bitkin düşmüştü ki kendini tutamayıp bir armut çaldı.

Adamı yakaladılar ve kralın karşısına cezalandırılmak üzere çıkardılar.

Hırsız, Krala şöyle dedi: "Değerli efendim, çok açtım dayanamadım çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."

Kral dudak büktü: "Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzattı. "Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içerisinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."

Kral bir kahkaha atarak; "Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."

Yoksul adam:

"Haşmetlim bu tohumu ben ekemem, çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak ömründe hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler tarif edilmez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."

Kral irkildi, suratını astı bir süre düşündü sonra da hırçın bir sesle: "Ben Kralım, bahçıvan değil.O tohumu başbakana ver, eksin de altın meyveleri görelim," dedi.

Yoksul adam tohumu başbakan'a uzatınca başbakan telaş içerisinde Krala dönüp itiraz etti: "Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker ziyan ederim bence bu tohumu hazinedar başı eksin."

Hazinedar başı hemen bahane buldu ve bu görevi bir başkasına devretti. Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohumu ekme görevinden kaçındılar.

Sonra Kral, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü, başı önünde duran başbakana, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve;

"Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" dedi. Cebinden bir altın çıkardı yoksul adama tutması için attı.

 Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama verdikten sonra, imparator gülerek adama seslendi: -

"Bas git buradan be adam, bu verdiğin ders hepimize yeter!"

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

"KEL ABİM!" ARTIK EBEDİ MEKÂNINDA!

Bizim neslin Hikmet Abisi idi...bir neslin, güzel temsilcisi...güzel insandı.

Hastalığının her dönemini takip ettim. Her aşamada, espri ve samimiyetini hastalığına rağmen esirgemeyip "sen bir ...." demek için benden "kel" dememi beklerdi!

Sağlığında, mesleği gereği yedirmekti işi. Artık, bizi bekleyecek. Cennet şerbetini birlikte içmek için!

En son Mutlu Keskin, ziyaretine gidenlerdendi. İyi görmedim Abi demişti.

Hikmet Cihanlı ağabeyi bugün Sinan Dede'den Hakk'a uğralayacağız.

Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun.                                          

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.