"Buldumcukluk..."

Aslında 69 tek başına iktidar olamamış, 9 seçimdir kaybetmiş, son 16 yılda 13 seçimden mağlup ayrılmış bir partinin İstanbul seçimlerini kazanması bir "zafer sarhoşluğu" edası getirebilir mi bilmiyorum ama son paylaşımlarının görünce "sevindirik" ya da "görmemişlik"  sergiledikleri bir gerçek.

Ali SAYDAM Hoca gazetesindeki son yazısında İstanbul Seçimlerinin ardından CHP'lilerin "sevindirik" durumlarını çok iyi tahlil etmiş.

 Seçim sonrası kutlamaları görünce açıkçası kendi kendime tarif edemiyordum.

Ali Saydam Hoca çok güzel ifadelerle tam bir bilim adamı tanımlamaları ile CHP'lilerin psikolojik özetini çıkarmış.

Türk Demokrasisi açısından dünkü yazımda, İstanbul Seçimlerini kazanmalarını tebrik etmiş ve sevinç gösterilerini anlamak gerektiğini de ifade etmiştim. Zaman, zaman akıl tutulmalarını ise eleştirmek gerektiğini nasıl yapabilirim derken Hoca imdada yetişti.

"Sevinirken şuurla ilgili melekeleri kaybetmenin bazı sakıncaları olabilir..." deyip devam ediyor Ali Saydam.

Mutlaka sevinmenin bir sınır olmalı. Akıl melekeleriniz kaybettirecek şuursuzluklar sergilerseniz sonrası acı olabilir.

Hafızalar unutsa bile vakti gelince yazılanlarla "şuursuzluklarınız" önünüze konulabilir. Pişman olursunuz.

"Asıl sorun ciddi analizler yaptıkları iddiasıyla sapla samanı karıştıranlar, neden sonuç ilişkileri uyduranlar ve bu hamaset dalgası içinde kendini kaybedenler"  yapılacak ilk seçimde içine düştükleri durumları önlerine serilince utanırlar.

Söylenmeyle kalmaz yazılanları gözlerinin önüne koyarlar. Utanırlar!

Bunlarda utanma yok demeyin, utanırlar utanırlar... İnsan olan her kes utanır.

"CHP'nin başarısının da başarısızlığı gibi hep başkalarına bağlı(!) olduğu hissiyatından bir türlü kurtulamıyorlar..."

Hoca çok doğru söylüyor. Bir seçim kazandınız, 17 yıldır iktidarda olan ve 13 seçim kazanmış ve halen daha iktidarda olan bir parti için konuşurken dikkatli olun demeye getiriyor sözü.

" Sosyal medyada ve Whatsapp gruplarında paylaşılan bir de görsel var. Açıkçası bunu görünce çok gülemedim, paylaşanların duygusal ve ruhsal sağlıkları için endişelendim. Görselde, Ekrem İmamoğlu'nu teknoloji marifetiyle Atatürk'ün yanına iliştirmişler. Atatürk, yeni Başkan'ın elini iki eli arasına almış. Demiş ki: Hoş geldin çocuk... Geleceğini biliyordum."

Bu nasıl bir "görmemişliktir"?

Bu nasıl bir "sonradan görmelik"tir? Bir şeye sonradan ulaşınca bu kadar mı şımarılınır?

"Hayatta iki şeyin fazlasından zarar gelmez: Bilgi ve şefkat. Bunlar dışındaki her husus, her duygu, tepki ve yaklaşım bir denge içermelidir. Yoksa sakıncaları büyük olur ve bu süreçleri dengeli yürütemeyenlerin aleyhine çalışır."

Bunca kaybetmişliğin ezikliği altında, bunca yılın ardından kazanılmış bir seçimin ardından sevinmeniz hakkınız.

"Ancak keyifli olanı ciddi, ciddi olanı keyifle yapma refleksini geliştirmeyen herkesin keyif zehirlenmesine uğrayabildiği de başka bir gerçek.