Hava Durumu

Bu bir cuma tebriği yazısı değildir...

Yazının Giriş Tarihi: 29.01.2019 07:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.01.2019 07:15

Bu "Hz Ömer'in Koyunu" değil "Halife'nin Öz Oğlunun Devesi!?."

Hz. Ömer, Medine çarşısını teftiş etmektedir. Bir ara deve pazarına gelen Hz. Ömer orada haylice iri, semiz ve gösterişli bir deve görür.

Merak eder ve sorar;

 "Bu deve kime ait! Kim bu görkemli devenin sahibi?"

Derler ki; "Bu deve oğlunuz Abdullah'a aittir."

Hz. Ömer bunu duyunca ilk olarak şunu sordu; "Bu deve nerede böyle semizlendi? Nerede böyle kilolandı? Bana Abdullah'ı bulun."

Biraz sonra Abdullah pazara geldi. Hz. Ömer sordu;

 "Oğlum! Bu deveyi sen nereden buldun? Nerede besledin?"

 Abdullah babasına cevap verdi;

"Bu deveyi pazardan satın almıştım. Gayem şuydu;  biraz kilolansın, ben de satayım ve ticaret yapayım. Nihayet devem otlandı, su içti ve kilolandı. Ben de bugün pazara getirdim ki satayım. Burada yanlış bir şey yok. Yanlış bir şey de yapmadım."

Hz. Ömer tekrar sordu; "Sen bu deveyi nerede besledin? Hangi otla semizlettin?"  Oğlu; "Ben devemi bütün Medine halkı gibi devlete ait şu merada besledim. Herkes nasıl devesini getirip o meraya salıyorsa, ben de getirip devemi oraya bıraktım."

Bunun üzerine Hz. Ömer şu cevabı verdi; "Ohh ne ala! Halife'nin oğlunun devesi gelmiş; haydi yemleyin, haydi sulayın. Halife'nin oğlunun devesi. Tabii ki en iyi yemi alacak, elbette en iyi suyu içecek (!).  Ey Ömer'in oğlu Abdullah! Hemen bu deveyi sat. Elde ettiğin paradan, bu deveyi satın alırken verdiğin ana sermayeni al. Geri kalan parayı hemen hazineye devret. O para Müslümanların fakirlerine dağıtılacak. Haydi bakalım!"

 Hz. Abdullah bu muameleyi hak etmediğini düşünmüş olacak ki şöyle der; "Ama herkes devesini o otlağa bırakırdı. Orası Medine'de yaşayan her vatandaşın yararlanacağı genel bir otlaktır. Ben de Medine halkından birisiyim. Burada yanlış bir işim olmadı ki."

Halife ibretlik cevabı verir;

 "SEN HALİFENİN OĞLUSUN!

HALK ORADAN YARARLANSA DA SEN YARARLANMAMALISIN!

BEN HALİFE OLARAK, O OTLAKTAN; HALİFE İLE HALİFENİN EVLATLARININ VE AKRABALARININ YARARLANMASINI YASAKLIYORUM."(Alıntıdır)

                Yıllar önce, AK Parti'nin ilk yıllarında, çok önemli bir makama seçilmiş olan arkadaşımız bir yemek vermişti, o zamana kadar yakın arkadaşı olan bizlere. Sonra, geçmişten gelen bu yakın arkadaşların tamamı hiçbir zaman bu arkadaşımıza yakın olamadı... Daha büyük makamlara geldi, etrafında "yola çıktığı" kimse kalmadı, "yoldan buldukları" ile epey bir zaman yola devam etti. Taa ki, 15 Temmuz kahpe girişimine kadar. Olanlar oldu, görevler gitti. "Ben demiştim" diyemedim.

                Allah, bu millete bir daha böyle bir "şey" yaşatmaz inşallah. Faturasını canımız pahasına ağır ödedik. Can verenlere, Allah gani, gani rahmet eylesin. Bize haklarını helal ederler inşallah. Bu uğurda şehit olanları,  gece rüyalarında göremeyenleri nefsi muhakemeye davet etmek lazım.

                Neyse, döneyim yemek meselesine; o yemekte demiştim ki "o" arkadaşa; "Başında bulunduğun kurumun bütün cenaze arabaları ile bir konvoy yap, en öndeki arabaya da bin ve bütün şehri baştan aşağı dolaşırken, her elli metre de bir de anons yap; EY AHALİ ÖLÜM DE VAR HA!..."

                Amacım, makam ve koltukların geçici olduğunu hatırlatmaktı.

                Yeni bir seçim var. Ve seçileceklere de hatırlatmam o dur ki; sayılı gün gelip geçer, baki olan bir tek, Yaradan'dır.

                Demedi demeyin.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.