Antik dönemden bu çağa kadar her dönemde hayatı anlamlandırmaya çalışan insanlar var. Kendi hayatlarında bir yola talip olup o yoldan gelecek olanlara kolaylıklar bırakan kadim insanlar.
Ne yollar vardurur anda görelim
Hakkın rızasını anda bulalım.
Üftade Hz.
Hızır dedenin bizzat yanında bulunup onun eğitimden geçen Üftde Hz. Somuncu baba, Beyazıd-i Bestami, İbrahim Ethem gibi Allah dostlarından süzülen bilgilerle manevi olarak kendini yetiştirmiş . 40 yıl boyunca müezzinlik ve hocalık yaparken eğitimi de devam etmiş. Bildiklerini aktarmak adına Uludağ’ın eteklerine bir kurum inşa etmiş. Bu yolda olmak isteyenleri kendi dergahlarına kabul edip burada bildiklerini aktarmış ve dergah 360 yıl boyunca hizmete devam etmiş. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan dergah çilehanesi, semahane ve ibadet edilen bölümlerin harici gelenler için kalacak yerleri, aş eviyle birçok bölümden oluşmakta.
Yerler dahi gökler dahi
Dağlar dahi taşlar dahi
Sular dahi yeller dahi
Dost iline iltin bizi.
Üftade Hz.

Baktığı her yerde Rabbini arayan bir aşık. Ona ulaşmanın yollarını ararken yol açan bir Allah dostu. Dergah 2014 yılında restore edilmiş, bizlerin ziyaretini bekliyor. İlk açıldığı dönemde gittiğimde Üftade Hz.’nin kullandığı eşyalar bir bölümde sergileniyordu. Şuan ise o bölüm kapalı. Girişte merdivenlerden aşağıya doğru büyük tahta kapılar var. Kim bilir kimler o kapıdan içeriye girdi. Karnı aç olup nasiplenenlerin yanı sıra manevi açlığına çare arayanlarla doldu dergah. Kimlik değiştirip muhbirlik yapanların da yolu elbet düşmüştür. Nitekim insanların amelini gözümüzle görsek de niyetini bilemeyiz. Yakınlık göstermesinin arkasındaki düşünce kişiseldir. Bizim topraklarımızda en çok istismar edilen konudur bu hatta. Özellikle din alimi görünüp insanların değerleri ile oynamaya çalışmak. Dini istismar eden sadece bizim inancımız değil diğer dinlerin de en temel sorunu. İki yıl boyunca Gazze’ ye yapılan zulme hepimiz şahit olduk. Üftade Hz.’nin aktarmaya çalıştığı ise dini ritüellerle insanın beden ruh dengesini dengelemek.
Hayıf bunca geçen ömrüme
Dervişlik ne kadar güzel sultanlık imiş
“Hu” deyince safa verir gönlüme
Dervişlik ne güzel sultanlık imiş
Dervişler bulunca aba biçerler
Aşk şarabın kana kana içerler
Ebu Bekir, Ali böyle geçerler
Dervişlik ne güzel sultanlık imiş.
Üftade Hz.
Bahçesine doğru ilerleyip tepeden Bursa’ya baktığımda dergahın ilk dönemlerini hayal etmeye çalıştım. Binaların hepsi gitti gözümde yerini ağaçlar ve meyve bahçeleri aldı. Sadece Ulucami'nin heybetli görüntüsünü hayal etmek çok etkileyici. Surlarla kaplı muazzam bir şehir. Kim bilir ne kadar sessiz ve huzur doludur. Ulaşım da bir o kadar zahmetli tabi ki... O dönemin zahmetli gözükenleri şuan bizler için daha konforlu. Bütün kitaplara ulaşıyoruz yapılara bakma fırsatımız oluyor. Antik dönemle ilgili birçok bilgiye hakimiz dünyanın diğer ucundaki haberleri anında ulaşabiliyoruz. Ulaşabileceğimiz o kadar çok bilgi var ki çokluk bizi yanıltıyor. Karşımıza çıkan Musa mı, Firavun mu fark edemiyoruz. Musa kılığına giren Firavunların sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Hak yolunda olan Allah dostları her şeyin yaratılmış olduğunu her yaratılanın kendine has marifetinden bahsederler bu marifetin açığa çıkması için emek ve zaman verilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bugün iki gün ders alıp sertifikayla uzmanlaşanlara ters bir durum.

Bedenin temel isteklerini kısıtlayıp bedenin ruha yansımalarını fark ettiriyorlar. Bazen de makamdan mülkten konfordan uzaklaştırıp kendilerinde olan değişimi fark etmelerini sağlıyorlar. Aslında yapılan her ritüel fark ettirip özgürleştiriyor dergahtan özgürleşerek ayrılıyorlar. Şuan belirli bir sisteme bağlı tutmaya çalışan her sektörden gruplar var. Moda dünyası, şifa yöntemleri, dijital platformlar, ekranlar, hazır gıda sektörü. Herhangi bir sistem sizi kendine bağlıyorsa orada köle efendi ilişkisi vardır. Sistem sizi belirli bir forma sokuyordur. Eğer kendi bedeninizin gerçek ihtiyaçlarının neler olduğunu keşfediyorsanız ve yeteneğinizi açığa çıkarmaya yönelik çalışmalar üzerinde emek veriyorsanız, kendinizle ilişki kurmayı öğreniyorsunuzdur. Beden, zihin, ruh köprülerini inşa ediyorsunuzdur.
İnsan iç içe geçen bir sürü duyguyu aynı anda hisseder. Ruhsal olarak sıkışık, karmaşık hissettiğimiz zamanlardan geçiyoruz. Deniyoruz, yol arıyoruz bazen de ruhsal yorgunluktan olduğumuz yerde kalıyoruz. Bu kadim yapıya bakınca özellikle çilehanenin penceresinden dışarıya baktığımda azalmak başlı başına iyileşmeyi sağlıyor. Azalınca çoğalıyor insan. Bugünün insanı kapı kapı şifa ararken göklerde ve yerlerde bulmaya çalışırken azalmayı atlıyor. Şifa ararken bile obur olduğunun farkında olamıyor. Sadece somut olarak azalmak aklına geliyor. Zihninin kalabalığı ona zehir olurken bir anda değişimi sağlayacak sahte cennetlerin peşinden koşuyor. Çilehane de tek başıma oturma fırsatı yakalamışken ben de aşırıya kaçtığım obur davranışlarımı düşüneceğim.
Çilehanenin penceresinden sizlere keyifli hafta sonları diliyorum.