Bebeklikten itibaren beslenme alışkanlıklarımız şekillenir ve bu alışkanlıklar, ilerleyen yaşlarda birçok soruna zemin hazırlayabilir. Ayşegül Bıçak'ın hikayesi, bu durumu çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. 10 yıl boyunca türlü diyetleri deneyen Ayşegül Bıçak’ın mide küçültme ameliyatı öncesi ve sonrası yaşadığı farkındalıkları geçen hafta konuşmuştuk.
Bu hafta sohbetimize devam ediyoruz.
Yemek alışkanlıklarımızda kültürel kodlarımızın etkisi var mı?
Doğduğumuzda bedenimizin ihtiyaçlarına göre beslenmek istiyoruz fakat ailemiz bize bambaşka bir beslenme şekli öğretiyor. Her ailenin kendine göre beslenme şekli var. Ailemizin bize sunduğu yemek içeriğine ve yemek yedikten sonra söyledikleri sözlere hepimiz ister istemez maruz kaldık. Lise yıllarımda zayıf olduğum halde yediğim yemekten sonra suçluluk hissediyordum. Şimdi dönüp baktığımda annemin yemeklere karşı tutumundan kaynaklı olduğunun farkında vardım. Yemek alışkanlıklarımızda kültürel kodların etkisi epey fazla.
Aktarılan yeme alışkanlıklarımızı değiştirmek mümkün mü?
Ailemiz bize ne aktardıysa onu biliyoruz. Farklı bir yeme davranışını bilmiyoruz. Yetişkin bilincine kavuştuğumuzda değiştirmek için adımlar atmalıyız. Yetişkin bilinci herkes için değişkenlik gösterebilir. Farklı davranış biçimlerini kendimize her yaşta öğretebiliriz. Değişmesini isteyen herkes uygulayabilir. Beden mucizevi bir varlık, ben de geçirdiğim ameliyatla bunu deneyimliyorum. Yemekleri yeniden tek tek tadım yaparak hangi besine ihtiyacım olduğunu ve miktarını bedenime öğretiyorum. Bedenimiz iyi gelmeyen besinlere hemen tepkisini veriyor. Yeter ki biz bedenimize kulak verelim.
Sosyal medya üzerinden manipüle edildiğimizi düşünüyor musunuz?
Sosyal medyanın etkisi çok fazla, bu şehirde şunlar yenir, buraya geldiğinizde mutlaka bunları yemeden dönmeyin. Görsel olarak ve düşüncesel olarak fikrimizi değiştiren içerikler. Porsiyonlar olarak da manipüle ediliyoruz. Endüstriyel beslenmeden kaynaklı ürünlerin hayatımıza girip menülerin bize sunulması, fast foodların dayatılması etkenlerden birkaçı. İstemsizce büyük menüleri bitirmeye zorlayan yeme zincirinin içine de çekiliyoruz. Bazen de neyin doğru neyin yanlış olduğunu karıştırıyoruz. Bir arkadaşım bana ameliyat sonrası “bir menüyü asla bitiremeyeceksin” demişti. Sağlıklı olan; benim menüyü bitiyor olmam mı yoksa menüyü bitirdiğimde midemin genişlediğini bilmiyor olmam mı? Porsiyonların bilerek büyütüldüğü yapılan bilimsel çalışmalarda da kanıtlanmış. Yemek zincirlerin amacı midemizi büyütüp daha fazla tüketmeye yönelmemizi sağlamak ve ürüne bağımlı hale getirmek. Bedenlerimiz de bu düşünceye aracılık ediyor.
Sezgisel beslenmeden biraz bahseder misiniz?
Örneklersem; metabolizma hızının yavaşladığının farkına varıp daha az tüketmek. Bu bilgeye sahip olup fazla tükettiğimizde sezgisellikten uzaklaşmış oluyoruz. Sezgiselliği devre dışı ediyoruz. Bu durum sadece irademiz ile ilgili değil, altında yatan kalıpların farkına varmamız, duygusal açlığımızın olup olmadığını, aile kodlarımızı bilmemiz gerekiyor. Mesela vücudumuzun şekere de ihtiyacı var orada hemen şekerli yiyeceklere yöneliyorsak davranış seklimizi değiştirmek gerekiyor. Meyvelere ya da kuruyemişlere yönelerek miktarını da kendimize göre ayarlayıp vücudu sağlıklı besinle buluşturmalıyız. Bedenimizin isteğinin farkına varmalıyız. İstek mi ihtiyaç mı durup düşünmeliyiz.
Yaşadığınız deneyimleri bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim, Ayşegül hanım.
Fiziksel açlık ve duygusal açlık konusunda ayrıştırma yapıp farkındalıkla seçim yapmak, bedenimizle olan bağlantıyı da güçlendirir. Bedenimiz; varlığımız sürdüğü sürece bizimle beraber, bağımlılıklara mahkum etmek de bizim elimizde, farkındalıklı besinleri seçmek de. Beden asla yalan söylemiyor; bir öğünde bile değişiklik yaptığımızda tepkisini hemen gösteriyor. İhtiyacımızdan fazlasını tüketiyorsak depolayarak yansıtıyor. Dengeyi kurmak bedenimizin ihtiyaçlarını fark ederek besinleri tüketmek kendimizle olan bağı kuvvetlendiren bir davranış. Yemek seçimlerimizde bu dengeyi kurabildiğimizde ruhsal yolculuğumuzda da farkındalıklarımız artıyor. Davranış kalıplarımızı da fark etmiş oluyoruz. Herhangi bir ürüne istek duyduğumuzdan dolayı mı sahip olmak istiyoruz yoksa gerçekten ihtiyacımız var mı? Duygusal boşluklarımızı, yaşadığımız eksikliği hangi davranış biçimiyle doldurmaya çalışıyoruz. Davranış kalıplarımızın farkına varmak, duygusal açlıktan dolayı yeme bozukluğumuz var mı bilmek, bize aktarılan yeme biçimimizi anlamak, müdahale edildiğinde sınır koyabilme kabiliyetimizin ne kadar devrede olduğunu anlamak hepsi kendimizi tanımak için adımlar.
“İnsan hayatında en önemli yolculuk, kendine doğru yaptığı yolculuktur.”
Carl JUNG
Kendine yaptığın her yolculuk kolaylıkla olsun, her adımın aydınlığa çıksın. Keyifli hafta sonları dilerim.