Hava Durumu

Beynimizin yolculuğu (1)

Yazının Giriş Tarihi: 14.01.2023 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.01.2023 15:06

Üç buçuk milyar yıllık AR-GE çalışmasının son ürünü bir beyin yapısına sahibiz desem size. Nasıl bakardınız aynada kendinize?

Bu zamana kadar bir sürü tecrübe yaşayıp bilgileri kayıt eden, aktaran ve her nefeste güncellen en son sürüm bir cihaz olarak düşünürsek beynimizi. Bu cihazı ne kadar tanıyorum sorusunu hiç düşünür müydünüz?

Bu işin ehli olan ve inanılmaz bir aşkla anlatan Prof. Dr. Sinan Canan bakın neler söylüyor bu konu hakkında. Muazzam bir çalışma sistemine sahip ve keşfedilmeyi bekleyen bir sürü derinlikleri olduğunu ve her yeni keşifte hayretle baktığını sözlerine ekliyor Sayın Canan.

Sahip olduğumuz bu potansiyelin yolculuğunu gelin beraber bir bakalım…

 Anne karnında başlayan bu yolculuk bir kayıt cihazı gibi bütün verileri itina ile kayıt ediyor. Doğum ile başlayan hayat hikayemizin yanında beynimizin de kendi yolculuğu başlıyor. Beyin gelişimini tamamlamadan doğduğumuz için iki yıl boyunca beynimize sürekli veri girişleri yapıyor diyebiliriz. Ebeveynlerimizi görerek duyarak hareket kalıplarını neye nasıl tepki verdiklerini kopyalayarak beynimize resmen bir kodlama yaptığımızı düşünebiliriz. Bir başka açıdan bakarsak gereksiz korkularımızın garip arzularımızın endişelerimizin bizi kısıtlayan kültür kalıplarının tohumları ilk yıllarda beynimize ektiğimizi söyleyebiliriz.

Çocukluk evresindeki beyin ise sürekli bir öğrenme deneyim yaşama ve keşfetme peşinde. Çocukların bir hedefleri azimleri olmadığından serzenişte bulunurken. Bizimde payımız var mı bu sonuçtan diye hiç düşündük mü acaba? Çocuğun merak duygusunu öğrenme arzusunu ne kadar destekledik ebeveynleri olarak. Dağınık olmasın diye oyuncaklarını aldık önce ellerinden, üzeri kirlenmesin diye kapının önündeki çimlere dokunmasına izin vermedik. Çocuğun keyif aldığı yerleri keşfetmekten ziyade, kendi içimizde yapamadığımız ne varsa yapmaları için bir sürü kurslar, yüzüne bakılmayan oyuncaklara boğduk onları. Beyin gelişiminin en yoğun olduğu dönemde ya kısıtladık ya da oradan oraya sürükledik hep çocuklarımızı. Hareketliler hiç durmuyorlar deyip sakinleşmesi için bir avuç ilaç verdik.

Baş edemediğimiz içimizde yaşadığımız olumsuz duygularımızı, çocuğun iç dünyasını anlamadan dinlemeden davranış olarak aktardık onlara. Kendi hırslarımızın kurbanı olup skor peşinde koşan ebeveynlere dönüştük her birimiz.

 Hepimiz çocuklarımıza iyilik yaptığımızı düşünürken fabrika ayarlarını bozduğumuzu hiç düşünmedik?...

Beyin ergenlik döneminden önce fırtına önce sessizliğini yaşıyor diyebiliriz. Ergenlik dönemiyle beraber yeni bir değişim ve oluşum içine giren beyin artık adeta dalgalı hiç durmayan bir deniz gibi. Burada deneyim yaşamasına izin verilmeyen kalıplara sokulan beyin ise yapamadıklarını ileri bir tarihe erteliyor diyebiliriz. Etrafımızda içindeki duygularla baş edemediği için kırk yaşına girip yapamadığı ne varsa onların peşinden gidip hayatlarında ani manevra yapanlar vardır. Ya da onlardan biriyizdir.

Teorik olarak beyin gelişimimizi sağlıklı bir şekilde tamamlamayan bireyler olarak toplumu oluşturuyoruz diyebilir miyiz sizce?  Yetişkin beynin yolculuğu nasıl devam ediyor siz bu soruyu düşünürken bende yazıma kaldığım yerden haftaya devam ediyor olacağım.

Sevgiyle…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.