Yorgo'ya bir çift lafımız var

Merhum Akif; Batıyı, "tek dişi kalmış canavar" diye tarif eder. Batıyı tanıyan aydınlarımız, özellikle "reklam ve büyük bir propaganda" üzerine kurulmuş, sadece çıkarını önceleyen bir medeniyet olduğunu vurguluyorlar. Övgüye değer bütün değerlerin, sadece ve sadece kendilerine yönelik olduğunu, edebi metinlerde birer "güzelleme ve süsleme" sanatından ibaret olduğunu, kendisinden olmayan milletlere ve dinlere ise; ellerindekini gasp etmek için, insanlıkla bağdaşmayan tavır ve davranışları ortaya koymaktan çekinmeyen bir tip olduğunu, söylüyorlar. İş, nefislerine dokunduğunda -ki PANDEMİ sürecinde gördük- önce benim nefsim, diyerek kendi dindaşları milletlere de benzer bencil ve egoist yaklaşımları serdettiğini hayretle izledik.

Peki, Batı bu serkeş ve saldırgan tavrını nerden alıyor?

Elbette ki, elindeki güçten ve fitne silahından.

Bugünlerde gerek perde arkasından gerekse de açıkça Yunanistan stratejisinde benzer bir oyun oynanmaktadır. Tüm fitne silahlarını kullanarak, Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı sahneye itiyorlar. Hak, hukuk, adalet ve uluslararası sözleşmelere bakmadan, sürü olmanın (topluca hareket etme) verdiği "güçle", Türkiye'nin elindeki kaynaklara göz dikmişler. Bunun Yunan vasıtasıyla koparacakları bir yaygara ile başarabileceklerine inanıyorlar.

Fakat "her çibat abat". Artık Türkiye eski Türkiye değil. Son yıllarda teknolojide, silah sanayiinde ulaştıkları güçle, oyuncu değil, oyun kurucu; edilgen değil etken olduğunu ve aynı zamanda mağdur, mazlum dünyanın özellikle Müslümanların da hamisi olduğunu yüksek sesle, büyük bir cesaretle ortaya koyuyor.

Yunanistan'a da bir çift lafımız var:

"Kurtlar sürüler halinde yaşarlar, çünkü bu onları daha güçlü kılar. Fakat bir kurt yaralandığında veya topallamaya başladığında diğerleri tereddütsüz bir şekilde onu ekarte edeceklerdir. Bu, söz konusu sürünün çıkarlara ve içgüdülere dayalı olduğunun açık delilidir. Bu sürünün dayanışma, yoldaşlık ve yardımlaşma ile hiçbir alakası yoktur. Tabiatları bu tür şetleri tanımaz." (Z.M. A.Begoviç)

Komşumuzun, bu kurt sürüleri içinde topal bir kurt olduğunu ve şimdilik kendisine bir yem siyaseti verildiğini bilmesini; acı bir "akîbete" duçar olmadan 500 yıllık Osmanlı'nın (ki, onlarında ecdadı) himayesindeki şefkatini hatırlamasını isteriz. Ve kapımız sana açıktır. Bu da ecdadımızın hatırınadır, bunu bilesin Yorgo.