Yeni bir yıldız doğuyor!

Devlet-i Âliye-i İslamiye, İslam dünyasının, dünya Müslümanlarının umudu ve hamisiydi. Sonra bir inkıta ve akabinde inkıraz dönemine girdik. GDO'su değiştirildi. Artık biz kendimiz değildik. Değil dünya Müslümanlarının, kendi vatandaşlarının bile inanç dünyasından kopuk, batının uydusu ve pazarı, BM'de ağırlığı ve etkisi olmayan bir ülke halinde son bir asırdır varlığını sürdürüyordu.

Vaktaki direksiyona imanlı-inançlı bir lider geçti; takip ettiği strateji değişti, narkozdan uyandı, kendine geldi. Osmanlı bakiyesi olduğunu, Müslümanların, mazlumların, mağdurların sesi olduğunu hatırladı. Bu doğrultuda cesur adımlar atılmaya başlanınca da yeniden umutlar yeşermeye, Müslümanlar heyecanlanmaya başladılar. En önemlisi de kendisine olan ümit ve güven tekrar filizlendi.

Bu güvenli ve cesur adımları askeri, sanayi ve ekonomik başarılar izleyince, bilhassa gelişmiş batı ülkeleri büyük bir şok yaşadılar. Türkiye'nin hangi hedefe doğru gittiğini anlayınca, bütün güçlerince önünü kesmeye başladılar. Başaramayınca da herzaman başvurduğu algı, yalan yollarına koyuldular. Ve tabi ki, her uydu ülkelerde bulunan, Özel besleme liman kurtlarınıdevreye soktular. En büyük güçleri olan Medya silahınıda devreye sokarak, peş peşe yalan, yanlış haberleri yaymaya başladılar. Bütün himmetlerini, güçlerini Direksiyonda oturan Erdoğan'ı indirmeye hasrettiler. Bunun hiç kolay olmadığını anlayınca, sanki "Tanrı Erdoğan"ı kolluyor, diyerek acizliklerini de zaman zaman itiraf ettiler.

Erdoğan'ın kalkınma ve insan odaklı politikası, başta kendi ülke vatandaşları olmak üzere diğer Müslümanların ve mağdurların duasını ve desteğini aldığını ve bunun da çok yakında dünya üzerinde nasıl bir değişime yol açacağının açıkça tezahürü görülmeye başlandı. Yaptıkları yardımlarla, zalimlerin karşısına cesurca dikilmekle, Afrikalı kardeşlerine yaşam elini uzatmakla, müslim, gayr-ı müslimezilmişlere her türlü insani hizmetleri karşılıksız götürmekle, Türkiye dünyanın vicdanı ve yegane koruyucu meleği olarak, yerini almıştır.

Son "korona virüsü", bu rolü daha da hızlı üstlenmiştir. Muhakkak tır ki, bu salgın bitecek ve dünya vicdanı Türkiye ile diğer batı ülkelerini daha iyi kıyaslayabileceklerdir. Yıllardır batının hipnozuna, yalan yanlış propagandalarına aldanmış ve sömürülmüş Müslüman olan olmayan ülkeler, artık eskisi gibi Batının yalan-yaldızlı sözlerine kanmayacaklar. Göreceksiniz ki, bu zayıf ülkelerden nice gür sesler, haykırışlar ortaya çıkacaktır. Ve her platformda aleni ya da gizli Türkiye desteklenecektir.

BİR VİRÜSLE YIKILAN BATI MEDENİYETİ

Batının insanı dışlayan, bencil, sömürü üzerine kurulu düzeni küçük bir virüsle tepetaklak olmuştur. Uzun yıllar vahşet ve barbarlıklarını, algı operasyonlarıyla gizleyen hazır medeniyet, nihayet son nefeslerini veriyor.

Yaptıkları yanlarında elbette kar kalmayacaktı. Mutlaka bir el tarafından cezalandırılacaktı; o elin bugün "Kovid-19" olduğunu görüyoruz.  Zaten geçmişe de baktığımızda; Bolşevizmin, Nazizmin de bu medeniyetin ürünleri olduğunu bir hatırlayalım.

Türkiye'nin baş aktör olduğu yeni bir döneme hazır olalım.