Hava Durumu

Ülkemin hırsızları ve hükümet!

Yazının Giriş Tarihi: 10.10.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2020 07:30

Bugünlerde yüklü "Elektrik, su ve doğalgaz" faturalarından gelen serzenişleri, itirazları ve sızlanışları duyunca aklıma "Şark Klasiklerinde" geçen ve Mevlana'nın Mesnevi'sinde ifade ettiği bir hikâye geldi. Şöyle ki:

"Derler ki; köylünün biri, bir eşeğe binmiş olarak Bağdat'a geldi. Bir keçiyi de, boynuna çan bağlamış, eşeğin ardına katmıştı. Keçi, eşeğin ardından koştukça çan çalınmadaydı.

Üç hırsız arkadaş o sırada oturup bunu seyrediyordu. İçlerinden biri, "Ben gidip bu köylünün keçisini çalar, getiririm" dedi. Öbürü: "Sen bu işi yaparsan, ben de eşeğinin aşırırım." Öbürüyse, "Bunlar kolay ben onun elbiselerini soyar, getiririm." Dedi.

Derken hırsızlardan biri, köylünün ardına düştü, tenha bir yer bulunca keçinin boyundaki çıngırağı çıkardı, eşeğin kuyruğuna bağladı. Eşek, kuyruğunu salladıkça çıngırak ses veriyor, köylü de keçi geliyor sanıyordu.

Öbür hırsız sokak başında durdu; köylü gelince, bu köylüler tuhaf insanlar dedi; halk çıngırağı eşeğin boynuna takar; buysa kuyruğuna bağlamış. Köylü ardına bakınca keçiyi göremedi, keçiyi kim götürdü diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine hırsız, ben bir adam gördüm dedi, bir keçi vardı, şu sokaktan aşağı doğru gitti. Köylü bu sözü duyunca, aman adamım dedi, lütfet eşeğime göz-kulak ol da ben keçimi arayayım. Hırsız, canıma minnet dedi; ben şu mescidin müezziniyim; çabuk gel, seni şuracıkta bekliyorum. Köylü eşekten inip, sokağa dalınca hırsız eşeği alıp sırra kadem bastı.

Derken üçüncü hırsız çıktı ortaya. Olacak bu ya, köylünün gittiği yolun başında bir kuyu vardı. Hırsız kuyunun başına oturdu; feryat edip çırpınmaya başladı. Köylü oraya gelince, a adam dedi, ne oldu sana? Benim keçim elimden gitti, sen feryat ediyorsun. Hırsız nasıl feryat etmeyeyim dedi, altın dolu çekmecem şu kuyuya düştü, kuyuya giremiyorum. A köylü, kuyuya girer, çekmecemi çıkarırsan, sana on kızıl altın veririm. Köylü, kendi kendine on altın kaybettiğim keçiden çok daha fazla değerlidir, diyerek, elbiselerini çıkardı ve kuyuya daldı. Hırsız elbiseleri alıp oradan sıvıştı. Köylü kuyuda bir şey bulamayınca, kuyunun dibinden, bu kuyuda bir şey yok diye bağırmaya başladı. Fakat kendine kimsenin cevap verdiği yoktu. Köylü kuyuda sıkıldı, yukarı çıktı; ama dışarıda ne hırsızı gördü, ne elbisesini. Bir sopa vurup kendine vurmaya başladı. Bu hali görenler, a köylü dediler, deli mi oldun sen? Yok dedi; beni de çalmasınlar diye kendimi koruyorum." (Maahiz;s:198-199)

Ülkemizin maalesef bugünkü hali buna benzer; hariçteki (emperyalistler, ABD, AB, Yahudi sermaye) hırsızlar, bir senaryo ile ülkeyi soymak için düğmeye bastılar; içerdeki hırsızlar da bu fırsatı kaçırmayarak, iğneden ipliğe, meyveden sebzeye, gıdaya velhasıl vatandaşın sofrasına gelen bütün mallara zam üzerine zam koymaya başladılar. Maalesef hükümet de bu modern hırsızlara karşı çaresizleri, acizleri oynuyor. Bakalım bu oyunun sonu ne olacak?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.