Hava Durumu

Türk gençliği nereye gidiyor!

Yazının Giriş Tarihi: 12.07.2019 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.07.2019 07:00

Gençlerimizin ve insanlarımızın hayata bakışları ve yaşam tarzları gittikçe dünyevileşiyor ve sekülerleşiyor. Asıl hayat dediğimiz ahiret ve ona yönelik inançlarımız yok oluyor ve dolayısıyla da bizi biz yapan değerlerimiz ortadan kalkıyor.

Her kiminle konuştuğunuzda ilk vurgu yaptığı şey;"zaman başkalaşmış, insanlar değişmiş, gençler de zamane gençleri olmuş, sevgi, saygı, muhabbet ve bizi birbirimize bağlayan o güzelim hasletlerimiz yok olmuş vb..." gibi geçmişe yapılan özlemleri duyuyorsunuz.

İşte yaklaşık bir asırdır ekilen tohumlar bugünkü gençlik meyvesini verdi. Çok affedersiniz, tek gayesi ve hedefi, dünyevi arzu ve isteklerini temin etmek olan bir eğitim sistemi ve bunun tahakkuku için de çırpınan bir ailenin, nihayet elde ettikleri şey; o yaşamın cemiyetteki yansımaları ve belirtileri ve bugünkü şikayetleri ve serzenişleridir.

Her hangi bir tanıdıkla konuştuğunuzda gerek kendi çocuklarından ve gerekse etrafında gördüğü gençlerden hep şikayet ve yoğun eleştiri duyuyorsunuz. Hatta buna bir de o gençlerin aldıkları eğitime ve ailesinin yaptığı bunca desteğe ve fedakârlığa rağmen; ailesine karşı yaptıkları bed tavırları ve kötü muameleleri, tanıdıklarından örneklerle ifade ediyorlar. Bu gidişin tehlikeli bir gidiş olduğunu acilen devletin eğitim müfredatına yönelik radikal değişiklikler yapması gerektiğini, ekliyorlar.

JAPON BİLİM ADAMI

Burada bir Japon bilim adamının o meşhur tespitini hatırlamamak mümkün değil; "Uzun dönemdir Türk kültürü üzerinde araştırma yapıyorum. İki şey çok acayip. Biri; bir millet savaşsız ele geçiriliyor. Batı, kendi fikir, düşünce ve yaşam tarzını, kültürünü ve adetlerini popüler diziler vasıtasıyla bir ülkeyi asimilasyona tabi tutuyor.  Diğeri de; Bu film ve dizilerin, zehirleyici etkilerini bilmelerine rağmen anne-babalar çocuklarıyla beraber bunları izliyorlar..." 

Her gün medya haberlerinde içimizi karartan olayları, hadiseleri duyuyoruz. Artık haber bile dinlemek istemiyorum. O derece bu hadiseler çoğaldı ki, ne zaman bizlere de sirayet edecek diye büyük bir endişe ile ömür tüketiyoruz. Bu arada acilen tedbir alması gereken kurumların başında da Eğitim Bakanlığı ve Aile Bakanlığı gelmektedir. Büyük bir ümitle bir beklenti içindeyiz. Hem eğitime ve hem de aileye adamakıllı bir dokunuş gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla Hükümete karşı Türk halkından tepkiler her gün artıyor. Buna hükümetin, yürütmenin sessiz kalması mümkün değil. Yakında bu her iki hususta radikal kararlar alınacağını zannediyorum. Bekleyip göreceğiz.

İBRETLİK HUZUR EVLERİ

Tabii ki, burada asıl sorumlu Hükümettir, ancak çocuklarını ısrarla zengin, bencil ve egoist bir hayata doğru iten ve yönlendiren aileler de bir o kadar sorumludur. Çocuğum doktor olsun, mühendis olsun, üniversiteli olsun diyerek maneviyattan, inançtan, kültüründen yoksun bir şekilde büyüttüğü evladı, maalesef hedefine ulaştığında da ilk öteledikleri, görmezlikten geldikleri, adeta tekmeledikleri kişiler de kendi anne-babası oluyor.

İlk fırsatta Huzurevlerini ziyaret etmenizi istiyorum. Ve bu söylediklerimin ne derece gerçekçi olduğunu iki gözünüzle müşahede edebilirsiniz. Belki de bu ibretlik durum, kaderin bir sillesidir anne ve babalara. Çocuğunun ebedi hayatını görmezlikten gelerek kendi hayatlarından fedakârlık ederek, onları sadece ve sadece dünya hayatının geçici nimetlerine yönlendiren anne ve babanın daha bu dünyada iken, kader-i İlahinin tokatlarına maruz kaldığının ibretlik bir görüntüsüdür bu. Bakalım bu tokatlar ne zaman gözlerimizi açacak. Yoksa Japon'un dediği gibi tamamen asimile olup yok olacak mıyız?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.