Hava Durumu

Totemik düşünce sahibi aydınlar! (Kitle Hipnozu)

Yazının Giriş Tarihi: 23.02.2018 07:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.02.2018 07:22

Hipnoz ve benzer teknikler, hiç bir objektif temeli olmayan, telkin edilmiş bir takım düşünce ve hisleri nasıl kendimize aitmiş gibi tecrübe edebileceğimizi ispatlar. Mesela bir hipnozcu, deneğine elinde tuttuğu patatesin ananas olduğunu telkin eder, o da adeta bir ananas yiyormuş gibi hoşlanarak onu yer.

Mütemadiyen tekrarlar yapan televizyon da hipnoza benzer bir şey halini alır. Milyonlarca seyirci, bazen hiçbir gerçek temeli olmayan, çoğu kere kendilerine yabancı olan fikirleri kendi fikirleriymiş gibi kabullenirler. Bu, Bazı fikir ve tavırların ısrarlı bir şekilde tekrarlanması yoluyla gerçekleştirilen kitle hipnozudur.

Ancak ve ancak kendimize ait bir düşünce sahibi olabiliyorsak düşünceyi ifade hakkının bir anlamı olabilir.

Şeflik Dönemini ve eğitimini bir hatırlayalım... Demokratik bir ülkede, kişinin bir tür düşünceyi kabullenmesini sağlayan (fiilen empoze eden) iş dünyasının, televizyonun, görsel ve yazılı medyanın etkilerine maruz kalan vatandaşlar ile yalnızca tek bir düşüncenin bırakılıp diğerlerinin yok edildiği, karşı düşüncede olanların imha ve nefy edildiği ve farklı bir düşünceye, bir fikre ulaşmanın imkansız kılındığı bir ülkenin ismi ne olursa olsun, literatürde ona TOTALİTERİZM denilir.

Siz siyah derili birisine BEYAZ adını vermekle o hiç BEYAZ olur mu?

Demokrasinin mümeyyiz vasfı olan pluralizm ve farklı düşünme özgürlüğü, bir ferdin yaşayabileceği söz konusu iki farklı hal arasında bir sınır çizer. (Aliya Begoviç)

ŞEFLİK /CEBARRUT DÖNEMİ!

Bu düşünceler çerçevesinde, Türk aydınlarını tahlil ettiğimizde,  bütün söylem ve eylemlerinin neden Batı orijinli olduğunun cevabını görebiliyoruz. Bugün kendilerine aydın ve sanatçı denilen zümrelerin kahir ekseriyeti, Şeflik Dönemi ürünü olan, Batı eğitiminin yoğun etkisi altında kalmış bir eğitim sisteminin meyveleridirler.

Bir millet düşünün dört tarafı kalın duvarlarla örülü bir hapishaneye tıkıldı. Tüm dış dünyaya açılan kapı ve pencereler kapatıldı. Yoğun bir propagandaya tabi tutuldu.  Öyle ki, kendilerine verilen patatesleri, muz diye büyük bir iştahla yiyen, etrafa caka satan birer "aydın" maymuncuklar türedi. Bunlar Hans'ın, Jan'ın, John'un kötü birer kopyasından farklı değillerdir. Çünkü; "eğitim müfredatı ve mevzuatı itibarıyla Batı tarafından çerçevesi formüle edilmiş bilgi yığınlarından ve Batı'yı ilahlaştırmaktan öte bir çöplükten faksız bir şey değildi."

Zaten gaye de buydu; "Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki bağı, diyaloğu kesmek. Ve  bunun yerine Batıyı kutsayan yeni bir nesil yaratmak." Bir bilim adamının ifadesiyle; "Türk milleti için, Batı tarzı bir elbise dikildi, bütün bir millet bu standart elbiseden geçirildi, uymayanların da uzuvlarından kesildi."

ACABA KÖKSÜZ BİR MİLLET (MİYDİK)!

Çağdaş ve laik eğitim adı altında, bin yıllık bir kültürü olan bir millete reva görülen muamele, bu tedrisattan geçen aydınlarca maalesef hala sürdürülmektedir. Bu aydınların özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı'na düşmandan çok düşmanca tavır koymalarının altında yatan sebep işte budur: Çağdaşlık, laiklik ve Kemalistlik primleri artık karın doldurmuyor. Artık eski hal muhal ve yeni hale uyumda da bunlar totemik düşünce ve fikirleriyle oldukça zorlanıyorlar. Başka çare de yok onlar için.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.