Size vadedilen mutlaka gelecektir (O, sözünden hulf etmez, caymaz)

Kurulduğu yıldan beri, ülkemizde takip edilen stratejiye bakıldığında; ülkenin belli bir hedefe doğru sevk edildiğini ve bu hedeften, bazı nedenlerden dolayı saptığında da birçok teşekkülün hemen devreye girerek, yeniden ülkeyi rayına oturttuğunu görüyoruz. Birazcık akıldan nasibi olanlar bunu fark ederler.

Son zamanlarda Türk siyaset gündeminde olanlar, bana ünlü filozof Paul Sartre'ının ifadesiyle; "konuşma hakkı olmayanlar; ancak Paris, Londra, Washington ve Brüksel'de ağızlarına tutuşturulan şeyleri Papağan gibi tekrarlarlar".

Vatikan ve Protestan kökenli misyon faaliyetlerinin parçası olanlar, 'Yırtıcı Kapitalizm' adına Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesini (GOKAP), İslâm coğrafyasına hakim kılmak ve Müslüman toplumları köleleştirmek için, her şeye rağmen kendilerine kimlik ve direnme gücü veren kadim İslam geleneğini ve onun ön gördüğü yaşam biçimini, tarih ve toplumun anlayışını yeryüzünden kovmanın taktik ve stratejik planlarını yapmaktadırlar.

Çünkü İslam; onların hedefleri önünde en büyük ve yegâne engeldir, manidir, settir. Behemehâl bunun yıkılması gerekir ve her ne pahasına olursa olsun bu set yıkılacaktır.

1900'lerde bu seti ayakta tutan şahsı manevinin Osmanlı olduğu kabul edilerek, her türlü "fesat ve tuzak" hilelerini devreye sokarak, evvelâ Sultan A. Hamid'i ve arkasından da Osmanlı Devleti'ni yıktılar. Bir daha da böyle bir endişeye mahal olmamak için de Osmanlı Devleti'ni besleyen kadim İslami Geleneği köklerinden kuruttular ve ülkeye bir hedef ve o hedefe gidecek bir yol haritası tayin ettiler. Her şey tıkırında yürüdü. Fakat İlahi iradeyi hesap edemediler. İşte o irade devreye girerek, bir asır sonra küllerinden yeniden ecdadıyla merbut bir millet ihya oldu. "Ve mekeru ve mekerallahu vallahu hayrun makirin" sırr-ı kur'an ile asırlık planları bozuldu.

Şimdiki tüm telaşları, koşuşturmaları, içte ve dışta ortaya koydukları stratejileri, oyunları ve gizli/açık tuzakları işte bu büyük oyunun (GOKAP) bozulmasındandır. Fakat merak etmeyiniz; bu oyunu bozan İlahi Kudret ve İlim, yeniden yapılacakları da bozmaya muktedirdir.

Bu zalimlere en büyük darbe; Yeryüzünü fesada ve Din-i İslâm'ı tahribe kalkışan şu "İblisin çocuklarını" içten çökertmek, birbirlerine düşürmek ve güçlerini, ekonomilerini çökertmekten geçer.

İşte bugün dünyanın başına bela olan "Kovid 19" virüsünün, Şari-i İslam tarafından atılan bir tokat olduğunun imanını ve inancını taşıyoruz. Zira en'am 59. Ayette; Rabbimiz, "ağaçtan düşen bir yaprağın bile onun kudreti ve ilmi dâhilinde olduğunu ifade ediyor.

Bütün bilhassa emperyalist ülkeleri kaosa sürükleyen global bir 'hadise, bir olay' başıboş olması düşünülemez. Zayıf, güçsüz, masum ve mazlum bilhassa Müslüman ülkelerin bu müstekbir ve zalim devletlere karşı Allah'tan başka bir nokta-i istimdat (yardım) ve nokta-i istinatları (dayanak) yoktur. Muztar kalmış Müslümanlara İlahi desteğin geleceği aşikâr idi ve dahi bekleniyordu. Vakti geldiğinde yine o kudret eli imdada yetişti. Tıpkı Uhud'da, Bedir'de ve tıpkı Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde olduğu gibi.

Zira desteğini va'd etmişti. O, sözünden hulf etmez, caymaz.

"Size vadedilen mutlaka gelecektir (En'am 134)".  Hiçbir beşeri güç bunu engelleyemez. İşte dünyanın tüm Firavun Devletlerinin içine düştükleri acziyet ve mağlubiyet ve zillet. Bir gram "virüs askerinin" dünyanın müstekbir ve mağrur ülkelerine çektiği zapt u rapt.

Ya Rab! Sen bütün noksan sıfatlardan, acizlikten münezzehsin! Senin şanın ne büyük, ne kadar açık ve ne kadar gözler önündesin!