Hava Durumu

Özgür ve müreffeh bir Türkiye'ye doğru!

Yazının Giriş Tarihi: 22.06.2018 07:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.06.2018 07:05

An tabiatı gereği aşina olduğu bir mekanda, hep yüz yüze olduğu kesimlerle ülfet peyda eder. Ülfette etraftaki güzelliklere karşı körleşir, göremez hale gelir.

Bu nedenle, Rabbimiz Kur'an'ı Kerim'inde; neden tedebbur etmiyor, derinlemesine bakmıyorsunuz? Dikkatlice bakınız, tekrar tekrar bakınız. Kişi, her şeyin önüne ve sonuna, başlangıcına ve nihayetine bakmalı ve ondan sonra karar vermelidir.

Aksi takdirde, nisyana müptela olan insan, çabuk unutur. Hâlbuki unutkanlık da kişinin geçmişten ders almasını perdeler. Geçmişten ders almayanlar, tekrar tekrar aynı hatalara, aynı bela ve musibetlere düçar olurlar.

İşte bu tespitler çerçevesinde, önümüzde bir seçim var. Bu seçim, ülkenin kuruluşundan itibaren karşı karşıya kaldığı en hayati bir olaydır. Bu seçimle, kendisine giydirilen "Standart Elbiseyi", üstünden çıkarıp emperyalistlerin yüzüne fırlatmanın fırsatı ve imkânına kavuşmuştur. Ümit ederim ki, birçok acı tecrübelerden geçen Anadolu insanı, bu fırsatı en iyi şekilde kullanacak, standart elbiseyi yırtıp Haçlı zındıka yüzüne savuracaktır. Böylelikle kendi istiklalini kazandığı gibi, diğer özellikle Müslüman, mağdur ülkelere de güzel bir örnek teşkil edecektir. Dünya dört gözle bu asil milletin tercihini, iradesini beklemektedir. Ve emin olunuz ki, dahildeki jakoben Kemalist ulusalcı guruplar da yeni yönetim ve başkanlık sistemiyle bir daha uyanmamak üzere nisyan uykusuna bürünecek ve ancak haşir sabahında uyanacaktır.

Evet, yukarıda değindiğimiz gibi, insanın da bazı duyguları vardır ki, bunlar insanı fazlasıyla etkiliyor. Bu hislerden, duygulardan dolayı insan bazen en güzel hizmetleri, iyilikleri bile unutabiliyor.

Kendisine dokunan bir hareketi, menfaati icabı unutmaz ve karşısındaki kişinin binlerce iyiliğine tercih eder. Adeta gözün üstüne konan bir sinek kanadı, nasıl koskoca bir dağı örtüyorsa; aynen onun gibi, insan yapılan koskoca hizmetleri, icraatları, yatırımları, çabucak unutabilir, görmemezlikten gelebilir. Bu konu oldukça önemlidir. Bu nedenle; uzun dönem iktidarda kalan hükümetlerin böyle bir riskleri vardır. Uzun iktidar dönemlerinde, yöneticilerin ve bunların etrafında kümelenen kesimlerin halkın üzerinde bıraktığı menfi ve olumsuz icraatları, hükümetin en handikaplı, en tehlikeli alanlarındandır.

İKTİDARLAR YIPRANIR!

İşte bundan dolayı, eşyanın tabiatı gereği, uzun dönem iktidarda bulunan hükümetler yıpranır. Onun için İngilizler; "başarısız hükümetlerin değil, başarılı olan hükümetlerin de değiştirilmesi gerektiği kanaatindeler.  Çünkü bu tür hükümetler ya etkisiz ya da zamanla baskıcı hale gelirler. "

İşte aynı tespit, bugün ülkemizin bilhassa AKP'li yerel yöneticilerin (maalesef bir kısmı da liyakatsiz) tavır ve davranışları için, vatandaşın dilinden dökülüyor.

TEHLİKELİ GİDİŞ!

Bence gerçekçi birçok eleştiriler içeren bu tavır ve düşünceler, özellikle ülkemiz için çok tehlikeli bir süreci barındırıyor. Bunu fark eden muhalif kesim, bu tepkiyi daha da keskinleştirmek ve hızlandırmak için, üstüne birçok yalan-yanlış algı hikâyelerini de ekleyerek, oldukça tehlikeli bir yöne ülke çevrilmek isteniyor. Henüz tam oturmamış birçok reformlar, şayet hükümet yani AKP, şu 24 Haziran seçimlerinden galibiyetle çıkmazsa, çok çok büyük bir yara alacak, ülke belki de bir yarım asır geriye savrulacaktır. Gelişmiş, bilişim çağını yakalamış ülkeler ile arasındaki makas hızla geriye doğru açılacak ve sanayi çağını kaybettiği gibi bu çağı da yitirecektir. Alimallah bu çok büyük bir kayıp, telafisi imkânsız bir zarar olacaktır.

Ben diyorum ki; bütün bu eleştiriler haklı olmakla beraber, bu defa bağrımıza taş dayayıp, hislerimizle, duygularımızla değil, aklımız ve kalbimizle hareket etmek zorundayız.

ATEŞ ÇEMBERİ İÇİNDEYİZ!

Biz ateş çemberiyle kuşatılmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Dünyanın tüm oyun ve tuzakların merkezidir bu coğrafya. Bu nedenle hükümet hakkındaki eleştirilerimizi yanımızda saklı tutmakla beraber, bütün gücümüzle, dış dünyanın kuklası olan, bütün tutum ve davranışlarıyla bunu ortaya koyan muhalefetin iktidarı ele geçirmemesi adına bir kez daha hükümete desteğimizi -her şeye rağmen- esirgememeliyiz.

Burada hislerimizi, duygularımızı, haklılığımızı bir kenara itmeli, şu son dönemeçte de hükümetin yanında olduğumuzu dış dünyaya göstermek zorundayız.

Çünkü; İslam'ın izzet ve geleceği, mağdur ve mazlum Müslüman dünyasının umudu ve beklentisi bunu gerektiriyor. Sanırım hükümet de kendine düşen dersi almış olacaktır. Haydi, hayırlısı diyoruz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.