Hava Durumu

Ömer, o haini vur! (2)

Yazının Giriş Tarihi: 23.07.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.07.2021 06:00

(Hollywood Senaryolu Bir düğün hikâyesi)

Bu milletin tarihinde birçok ihanetler, düşmanla işbirlik darbeler olmuştur ve olmaya da devam edilecektir. Zira insanoğlunun genetiğinde "iyilik" olduğu gibi "ihanet" tohumu da mevcuttur. Biz yarası henüz taze olan bu son ihaneti gelecek neslin unutmaması için o gece (15 Temmuz)  yaşananları hatırlatmaya devam ediyoruz:

"15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı, Sıhhiye Orduevi'ndeydi, kanser tedavisi gören bir arkadaşının düğüne davet edilmişti. Düğün hediyesini Genelkurmay adına o verecekti.

Salona girdiği zaman kendisinden rütbeli birçok komutanın orada olduğunu gördü. Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi oradaydı. Tuhaftı, hediyeyi neden kendisine verdiriyorlardı? Masası protokol kurallarına aykırı olarak arka tarafa atılmıştı. Sırtı sahneye dönüktü. Düğünde bulunmaması gereken adamlar da oradaydı. MİT'te çalışan bir subayı gördü, selam vermesini beklerken adam görmezden geldi. Laf attı:

-Beyefendi ben sizi bir yerden tanıyorum.

-Şey... Affedersiniz, dikkat etmedim.

Özel Kuvvetler komutanının tanınmaması mümkün değildi, adam yalan söylüyordu.

İçine kurt düştü. Protokol subayını masasına çağırdı. Hediye verme işini öne almasını istedi.

Arkadaşına hediyeyi verip yerine dönerken çok şiddetli uçak gürültüleri duydu, rahatsız oldu. Olağanüstü bir şey olmalıydı. Savaş uçakları şehir üstünde bu kadar alçaktan uçmazdı. Sıra dışı bir şey oluyordu.

Masadan kalktı, dışarıya yürüdü.

Komutan yardımcısı Tuğgeneral Semih Terzi Silopi'den Ankara'ya gelmek istemişti. Terörle mücadele şiddetli ve sınırlarda durum gergindi, üst rütbeli birinin izin alması, mücadele gücümüzü zayıflatırdı. Kayınpederinin hastalığını bahane ederek ısrar etmişti. Hanımı da eşini aramış, acındırarak Semih'e izin verilmesini istemişti. Sıradan bir subay bile kayınpeder için izin verilmeyeceğini bilirdi. Vatanını seven biri, bu sebeple görev yerinden ayrılmak istemezdi, kendisi bir an önce Silopi'ye dönmek istiyordu. İçindeki şüpheler arttı, derhal birliğine gitmesi gerektiğini düşündü, eşine işaret etti, heyecanla masadan kalkıp dışarı çıktılar.

Bu sırada telefonu çaldı. Açıp baktı, bilinmeyen bir numara. Konuşmadan telefon kapandı.

İçinden bir ses hemen birliğinin başına gitmesi gerektiğini söylüyordu, tehlikeli bir durum vardı.

Arabaya doğru hızlı adımlarla ilerledi, eşi onunla birlikteydi. Kendisine yetişmekte güçlük çekiyordu.

Jandarma Komutanı Org. Galip Mendi'yi gördü. Telefonla birini arıyordu. Org. Aksakallı'yı görünce:

"Genelkurmay'a ulaşamıyorum. Siber saldırı mı var ne var?"

Şoför direksiyona geçti ve gaza bastı.

Hava kararmıştı ve generalin kalbine sıkıntı veriyordu.

Ana yola çıkışa 30-40 metre kala peşinde Mercedes marka bir minibüs olduğunu fark etti. Minibüs hızla yanlarından geçti, önlerine gelince aniden durdu. Sol tarafa başka bir araba yanaştı. Araçtan inen iki sivil, arka kapıya yaklaştı, cama vurdu:

"Bizimle geleceksin!"

Org. Aksakallı şoföre bağırdı:

"Araçtan inme! Kapıları kilitle!"

Adamlardan birinin elinde silah vardı.

Var gücüyle bağırdı:

-Defolun, yolunuza gidin!

-Bizimle geleceksin! İn arabadan!

Kolundan çekiştirmeye başladılar. Eşi, generali korumak için hamle yaptı. Silah patladı ve kadın kolundan yaralandı.

General öfkeyle bağırdı:

"Şerefsizler, durun geliyorum!"

İnecekmiş gibi yaptı ve kapıyı açtı. Hızlı çıktı ve öndeki adama tekmeyi bastı.  İkisi birden sendelediler.

Tekrar arabaya bindi, şoför hızla hareket etti.

Albay Fatih Yarımbaş tabancayla arkalarından ateş etti.

Şoför, vuruldum diye inledi. Mermiler ayağına isabet etmişti.

Albay Fatih Yarımbaş ateş ediyordu. Yüzü barut gibiydi, gözlerinden ateş fışkırıyor, dudakları köpürüyor, belli ki küfrediyor ve elinde tabanca ateş ediyordu.

Takipçileri atlatınca karargâhı aradı, ne olup bittiğini sordu.

Yarbay Mehmet Ali Çelik'in cevabı şok ediciydi:

 "Komutanlıktan azledildiniz, artık Semih Paşa'nın emrindeyiz."

Aksakallı'nın kan beynine sıçradı. Öfkeyle bağırdı:

-Demek beni dinlemiyor, Fetöcülerin emrini dinliyorsun. Sen paralel çetenin elemanısın öyle mi? Yaktım seni! Hepinizi!..

-Mesaj geldi, siz azledildiniz.

-O emir geçersiz. Görevimin başındayım. Yanlış yoldasınız.

Aksakallı, darbe yapıldığını anlamıştı. Karargâhına ulaşmalı ve darbecilere haddini bildirmeliydi. (devam edecek)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.