Hava Durumu

Neden birbirimize bağırırız?

Yazının Giriş Tarihi: 03.11.2015 10:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.11.2015 10:12

Eskilerden çok adab-ı muaşeret ile alakalı fıkra dinlemiş ve kendime hisse çıkarmıştım. Osmanlı eğitim müfredatını incelediğimde bu kültürün kaynağına da vakıf oldum. Gerek Mevlana'nın hikâyelerine ve gerekse de Molla Cami'nin ve Sadi-i Şirazi'nin eserlerine yahut ta "Şark Klasikleri"ne baktığımızda, daha okula adım atar atmaz bu dersleri okuyor ve buŞark Kültürü üzerine eğitilmeye başlıyorsunuz, İslami bir terbiye ve anane ile yetişiyorsunuz. Oysa bugünkü eğitim kurumları; gaye ve hedef bakımından, tamamen "Batı Kültürü" üzerine bina edilmiş ve dolayısıyla toplum yararından ziyade kişisel menfaat ve egoyu hedefe koymuş bir yapıdadır. Tabi ki, hedef kişisel olunca toplumsal birlik ve kardeşlik tesisinden ziyade, fertler arasında menfaate uzanmak için kavga, şiddet, nefret ve hakaretvari hareketlere hayatımızın her safhasında şahit oluyoruz. Bu tür davranışlar da toplumun tansiyonunu yükseltiyor ve en ufak bir kıvılcımda patlamalara yol açıyor. Uzun sözün kısası yeniden kendi kültürümüze dönmeli ve üstümüzdeki "Batı Gömleğini" bir an önce çıkarmalıyız. Zira her toplumun kültürü farklı olduğundan, bir başka topluma iyi gelen bir haslet bir diğerine zarar verdiği bilinen ve yaşanan bir gerçektir.

İddiamızı Mevlana'dan bir öğüt ile tamamlayalım:

"Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj Nehri kenarında birbirlerine öfke ile bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp "insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar? " diye sormuş. Öğrencilerinden biri;" çünkü sükunetimizi kaybederiz? deyince, Ermiş; "ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızda iken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecek iken niye bağırırız?" diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış:

İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir. Peki, iki insan birbirine sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır. Arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır.

Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur?

Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar. Çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece bakışmaları bile yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamıyla seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir. Daha sonra Ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş; "Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak kelimelerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yaklaşacak yolu bulamayabilirsiniz.

Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz. Eskici bağırır, antikacı bağırmaz, söyleyecek sözü değerli olan bağırmaz. Bağıran düşünemez düşünemeyen kavga eder..."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.