Hava Durumu

İnsanlığın huzur ve refahı İslam'dadır diyor Frederic Batista

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2019 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.08.2019 07:00

En barışçıl, en mutlu ve en ahlaklı insanlar çoğunlukla hangi ülkelerde yaşıyor? Yasanın kişiye özel işlere en az müdahale ettiği, hükümetin varlığını en az hissettirdiği, bireyin geniş bir ufuk ve etkin özgür düşünce sahibi olduğu, bürokrasinin asgari düzeyde olduğu ve sade olduğu, vergilerin en hafif ve eşite yakın olduğu, toplumsal hoşnutsuzluğa en az cevaz verildiği, bireylerin ve insan topluluklarının sorumluluklarını en etkin biçimde üstlendikleri ve dolayısıyla, ahlaken düşük olanların manevi açıdan sürekli iyiye yöneldiği, ticaretin, ortaklıkların en az kısıtlandığı, emeğin, sermaye ve nüfusun hareket özürlüğüne müdahalenin asgari düzeyde olduğu, insanoğlunun doğal eğilimleri uyarınca yöneldiği ve keşiflerinin çoğunlukla "İlahî Yasalarla" uyum içinde olduğu, kısacası, en mutlu, en ahlaklı ve en barışçıl insanların olduğu yer, şu ilkeyi benimseyen ve uygulayanların olduğu yerdir. İnsanoğlu mükemmel olmasa da, umut onun (kişinin) özgür ve gönüllü davranışlarında yatar; yasa gücü, evrense adaletin tesis ve idamesi dışında, hiçbir yerde kullanılmamalıdır," diyor Frederic Bastiat.  Ve devamla:

"Şunu söylemek zorundayım: Dünyada çok fazla 'büyük' insan var -yasamacılar, düzenleyiciler, iyi niyetli ama başarısız reformcular, toplum önderleri, ulusların ataları, vs. kendisini diğer insanların üstünde gören (oraya yerleştiren) ve insan topluluklarını düzene sokmayı, korumayı ve yönetmeyi kariyer edinmiş çok insan var."

TANIDIK TESPİTLER!

Fransız ekonomi yazarı Frederic'in, 1850 yılında yayımlanan, Hukuk adlı tezinin tümünü okumanızı tavsiye ediyorum. Evet, yazarın bu tespitleri bize pek tanıdık geliyor. Çok şeyi çağrıştırıyor.

 İslam felsefecilerinin ve Müslüman ekonomistlerin kulakları çınlasın. Nasıl, Fert ve toplum olarak, ekseriyetin huzur ve saadetini havi büyük bir hazineden (İslam Hukuku) mahrum kılınmışız. Bu hazineye vakıf olanların, neden sesi ve soluğu çıkmıyor ve çıkmamakta?  Yeri-göğü inletircesine, bu hakikatleri haykırması gerekenlerin yerlerinde, neden yeller esiyor? Neden?

Acaba, saltanat koltuklarından olmamak ve riyaset pastasından ve sofrasından nemalanmak, bunun en büyük nedeni olmasın mı?

Bir gayr-i Müslim, Fıtrat dini olan İslamiyet'in ilkelerini, prensiplerini ve beşerin huzur ve refah formülünü,"akıl, vicdan ve insaf" gereği görüyor da; bizimkiler bu hazinenin içinde büyümelerine karşın, bu hakikatlere, "kör, sağır ve dilsiz" kalıyorlar. Bunun vebali, sorumluluğu sizce yok mudur?

FREDERİC'İN İLERİ SÜRDÜĞÜ ARGÜMANLAR!

İslam'a aşina olan herkes bilir ki, Frederic'in ileri sürdüğü bu argümanlar, İslamiyet'te fertlerin ve toplumların tabi kılındıkları "hukukî, içtimai, iktisadi ve ahlaki" vecibelerdir. İslam; Bastiat'ın da ifade ettiği gibi; şahtan gedaya, efendiden köleye, amirden/yöneticiden yönetilene, zenginden fakire vs. yani bir toplumu oluşturan bütün unsurlara tavizsiz uygulamıştır. Meyvesini de insanlığa sunmuştur.

KENAR-I DİCLE

Hz. Ömer'in şu sözünün anlamı acaba nedir: "Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu, gelir de adl-i ilâhi Ömer'den sorar onu".Bir devleti adaletle yönetmenin, insan hak ve hukukunu korumanın, bundan daha üstün bir sorumluluğu olabilir mi?

Bu sorumluluk lafta kalmayıp uygulamaya geçirildiğinde, Ömer bin Abdülaziz devrinde olduğu gibi o ülkede fakir fukara kalır mı?

Acaba şu sözü söylemeğe kim daha elyak? Bastiat mı? Ulemayı İslam mı?

" Tanrı ne yaptıysa iyi yapmıştır. O'ndan daha iyi bildiğinizi iddia etmeyin. Tanrı bu çelimsiz yaratığa (insan) uzuvlar vermiş; bırakın da onları özgürce kullanarak gelişsin ve güçlensin."

Kur'an ve Hadis eczanesinde bütün edviyeler, malzemeler var; Yahu Allah aşkına! Bunları insanlık yararına sunmak ve kullanımını sağlamak çok mu zor?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.