Hava Durumu

İdeolojiden arındırılmış bir eğitim!

Yazının Giriş Tarihi: 20.07.2018 06:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.07.2018 06:20

Bir önceki yazımızda, eğitimin on evrensel değerinden bahsetmiştik.  Yeni bir döneme geçiş yapan Türkiye'nin, tez elden eğitimi masaya yatırmasını ve Hükümetin ilk icraatları arasında yer alması gerektiği düşüncesindeyim.

Cumhuriyet ile birlikte kasden bu millete "modern eğitim" adı altında kendi öz değerlerinden yoksun, Batı'ya tapınma, Batı'yı kutsama üzerine inşa edilmiş bir eğitimden, 4-5 nesil geçirildi. 1339 tarihinde Osmanlı'dan Cumhuriyete geçtiğimizden beri, bugün "rumi tarih" olarak 1439'da olduğumuza göre, bir asırdır, hedefi, kıblesi "Batı" olan bir eğitimle eğitildik.  Adeta koca bir millet "Kitle Hipnozu" ile bir "Şartlı Refleks" ile eğitildi.

HASAN'I HANS'A ÇEVİREN EĞİTİM!

Bütün beyinler, fikirler, düşünceler kısırlaştırıldı. Hasanlar, Ahmetler Hanslara, Jonilere dönüştürüldü. Tüm bunlar kanun zoruyla tatbik edildi. Bin yıllık bir mazi, bir kültür ortadan kaldırılmakla kalmadı, hafızalardan silindi. Ve nihayet kendi değerlerine düşman, inancına hasım bir nesil meydana geldi. Yaklaşık bir asırdır, bu seçkin nesil (!) içte huzuru selbettiği gibi, ülkeyi orta çağ dönemine, geri kalmış Afrika ülkeleri ligine mahkûm eyledi.

Bu Kemalist dönemde,  üniversiteler ve devletin bütün kurumları ruhi kısırlık sergilemiştir. Zira gerçek ve çağdaş bir eğitim yerine, beyinlere ideoloji işlenmiş, şekilcilik ve heykelcilik öncellenmiş ve önemsenmiştir. Tüm felsefe; "eskiye, ana kültüre (İslam) saldırı ve düşmanlık üzerine kurulu", inanç değerlerini imhaya yönelik bir cinnet hali, bir ruh halini gösteriyordu. Sonucunda da Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana savaş yüzü görmemiş bir ülkede kişi başına düşen gelir, 1200-1500 dolar civarında, Afrika seviyesinde bir ekonomik görüntüden başka bir şey yoktu. Fakat buna rağmen hâkim seçkinci gurup, ideolojik eğitimden zerre miskal ödün vermiyor, adeta "Türk'ün amentüsü" gibi, nakış nakış beyinlere işlenmekten vazgeçmiyor.

Kuruluş felsefesindeki (Batı'ya bağımlı)  bu hassasiyet sadece içerdeki Kemalist/ jakoben kesimlerde değil; aynı zamanda dış, harici güçlerce de, aynı durum mevcuttu.

New York Times  ve TheGuardion!

Meselâ;  Türkiye'de 2015'li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı en ufak bir müfredat değişikliği, dış basında da yankı buluyordu: "Amerikan New York Times Gazetesi, müfredat değişikliğini Türkiye'de laikliğe bir saldırı olarak görüyor, Atatürk'ün küçümsediği gerekçesi ile kızgınlığını dile getiriyordu. İngiliz The Guardion Gazetesi ise Atatürk'ün devrimlerinin müfredattaki yeri azaltıldı diye, haber yapıyordu."(Basın)

Dünyanın bunca meseleleri arasında, dış basında MEB müfredat değişikliğinin haber yapılması, herhalde çok çok önemli, anlamlı ve düşündürücü olsa gerektir. Ülkenin eğitiminin üzerindeki harici etkinin, fısıltı gazetelerinde yayılan dedikodunun varlığının bir belirtisidir bu durum.

EĞİTİME NEŞTER

Bu nedenle, hükümet dünyaya karşı verdiği diğer alanlardaki muhteşem mücadelesinin bir benzerini de eğitim alanında acilen vermelidir. Bu ülkenin, artık bin yıllık kuruluş ayarlarına dönmesi ve bunun içinde kendi değerleri üzerine bina edilmiş bir müfredatın bu vatanın çocuklarına verilmesi bağımsızlığımızın olmazsa olmazıdır.

Başkanlık sisteminde artık mazeretlere yer yoktur. Başarısız kadrolar derhal değiştirilmelidir.

Önemli bir not: Eğitim yönetimine; ehil, liyakatli, çalışkan ve dürüst insanların getirilmesi elzemdir. Bugüne kadar particilik, yandaşlık ilişkisi ile hareket eden ve Cumhurbaşkanı'nın konuşmalarında da itiraf ettiği, (biz eğitimde başarısız olduk) başarılı olamamış, en tepedeki müsteşar dâhil olmak üzere, yönetici kadrolarının değiştirilmesi, yeni bir kadronun derhal iş başı yapmasını acilen bekliyoruz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.