Yargılanmak ve idam edilmek üzere, Valinin huzuruna çıkarılan Yahuda İskariot’un İsa olduğuna, halk ve din adamları şahitlik ediyorlar:
“O zaman, önde gelen Kâhinler ve halkın ileri gelenleri, Yazıcı ve Ferisilerle çağırarak dediler ki: "O Nasıra'lı İsa'dır, biz onu tanırız; çünkü eğer suçlu olmamış olsaydı onu senin eline vermezdik deli de değildir, bilakis habistir. Çünkü bu yolla elimizden kurtulmaya çalışıyor. Ve onun karıştırdığı fitne, kurtulacak olursa öncekinden daha kötü olacaktır."
“Pilatus (valinin adı böyleydi), böyle bir durumdan kendisini sıyırmak için dedi ki: "O Galile'lidir ve Hirodes Galile kralıdır bu nedenle böyle bir davaya bakmak bana düşmez, bu yüzden onu Hirodes'e götürün." …
“O zaman, Hirodes, tüm sarayıyla birlikte onunla alay etti ve soytarılara giydirildiği gibi ona da beyazlar giydirip, geri Pilatus'a gönderdi ve dedi ki: “İsrail kavmine adalette başarısızlığa düşme!" Ve Hirodes bunu yazdı, çünkü önde gelen Kâhinler, Yazıcılar ve Ferisiler kendisine çok miktarda para vermişlerdi.”
“Vali, bunu Hirodes'in bir hizmetçisinden duyunca, o da biraz para elde edebilmek için Yahuda'yı serbest bırakmak istermiş gibi yaptı. Bunun üzerine, kamçılayarak öldürmeleri için kendilerine Yazıcıların ödemede bulunduğu kölelerine onu kamçılattı. Ama bu konuda fermanını vermiş bulunan Allah, bir başkasını sattığı bu korkunç ölümü çekmesi için, Yahuda'yı çarmıha saklıyordu.”
İSA’YA (BENZERİ YAHUDA İSKARİYOT ) DİKENLİ TAÇ GİYDİRİLİP ALAY EDİLİYOR!
“Her ne kadar askerler onu, vücudu kan revan içinde kalıncaya kadar kırbaçlamışlarsa da, Yahuda'nın kırbaç altında ölmesine izin vermedi. Sonra, alay ederek, üzerine eski mor bir elbise giydirip: "Yeni kralımızı giydirmek ve taçlandırmak gerek," deyip, dikenler topladılar ve kralların başlarına giydikleri altın ve kıymetli taşlardan oluşan taçlar gibi bir taç yaptılar ve bu dikenli tacı Yahuda'nın başına koydular. Asa yerine eline bir kamış verdiler ve yüksek bir yere oturttular. Ve askerler önüne gelip, alaylı alaylı baş eğerek, onu Yahudilerin Kralı olarak selamladılar.”
İSA’NIN (BENZERİ YAHUDA İSKARİYOT) ÇARMIHA GERİLİYOR!
“Ve yeni kralların vermeye alışık oldukları hediyeleri almak için ellerini açtılar ve hiçbir şey almayınca da Yahuda'yı tokatlayıp dediler ki: “Askerlerine ve hizmetçilerine ödemede bulunmayacaktın da, ne diye taç giydin aptal kral?" Yazıcılar ve Ferisilerle birlikte önde gelen Kâhinler, Yahuda'nın kırbaçlarla ölmemiş olduğunu görünce, Pilatus'un onu serbest bırakmasından korkarak, valiye para hediyesinde bulundular. O da bunu alıp, Yahuda'yı ölüm suçlusu olarak Yazıcılara ve Ferisi'lere verdi. Bunun üzerine, onun yanı sıra iki hırsızı da çarmıhta ölüm cezasına çarptırdılar. Sonra onu, suçluları astıkları Kalveri Dağına götürdüler ve orada, daha çok rezil olsun diye çıplak olarak çarmıha getirdiler. Yahuda, bağırmaktan başka gerçekte bir şey yapmadı: "Allah, suçlunun kurtulup gittiğini ve benim de haksız yere öldüğümü göre göre, beni neden terkettin?" Cidden diyorum ki, Yahuda'nın sesi, yüzü ve şekli İsa'ya o kadar benziyordu ki, şakirtleri ve müminleri onun İsa olduğuna tamamen inandılar; bu yüzden bazıları, İsa'nın sahte bir peygamber olduğuna ve gösterdiği mucizeleri büyü sanatıyla gerçekleştirdiğine inanarak, İsa'nın doktrininden ayrıldılar.”
“Çünkü İsa, dünyanın sonunun yaklaştığı zamana kadar ölmeyeceğini söylemişti. Çünkü o zaman dünyadan alınmalıydı. Öte yandan, İsa'nın akidesinde sapasağlam devam edenler, ölenin tümüyle İsa'ya benzediğini görüp, İsa'nın demiş olduğu şeyleri de hatırlamadıklarından üzüntüye kapıldılar.
Ve İsa'nın annesinin eşliğinde Kalveri Dağına gidip, İsa'nın ölümünde sürekli ağlayarak bulunmakla kalmadılar, aynı zamanda Nikademus ve Aberimetya'lı Yusufun aracılığıyla İsa'nın vücudunu, gömmek için validen aldılar. Ve kesinlikle kimsenin inanamayacağı ağlamalarda onu çarmıhtan indirip, yüz liralık çok kıymetli merhemlerle sararak, Yusuf'un yeni mezarına gömdüler.”
218. Sonra, herkes kendi evine döndü. Bunu yazan Yuhanna ve kardeşi Yakupla birlikte, İsa'nın annesiyle beraber Nasıra'ya gitti. Allah'tan korkmayan şakirtler geceleyin gidip, Yahuda'nın cesedini çalarak sakladılar ve İsa'nın yeniden dirildiğini yaydılar; bu yüzden büyük karışıklık doğdu.
O zaman, Başkâhin, aforoz cezasını göze almadan, kimsenin Nasıra'lı İsa'dan söz etmemesini emretti. Ve büyük bir işkence başladı; pek çokları taşlandı, pek çokları dövüldü ve pek çokları ülkeden sürüldü; çünkü bu konuda ağızlarını tutamıyorlardı. Nasıra'ya, çarmıhta ölmüş bulunan hemşerileri İsa'nın yeniden dirildiği haberi geldi.
Bunun üzerine, bu satırları yazan İsa'nın annesinden ağlamayı bırakıp, sevinmesini rica etti. Çünkü oğlu yeniden dirilmişti. Bunu duyan bakire Meryem ağlayarak dedi ki: "Kudüs'e gidip oğlumu bulalım. Onu gördüğüm zaman rahat ölebilirim." (devam edecek)