Hava Durumu

Hükümete tavsiyemiz!

Yazının Giriş Tarihi: 01.05.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.05.2020 07:30

Son günlerde patlak veren Baro Bildirgesi, bu ülkede temel bir hastalığımıza tekrar dikkatimi çekti. "Aydın hastalığı". Neymiş efendim bu aydın hastalığı?

Bu hastalık; "Meşrutiyetten" itibaren üzerinde tartıştığımız ve maalesef hala da içyüzünü göremediğimiz "Batı Medeniyeti" meselesidir. Maalesef diyorum, bu kronik sorunun devamını sağlayan en büyük sebep de "çapsız, vizyonsuz aydınlarımızdır". Zira bu görev en başta onlara düşmektedir. Cemil Meriç'in ifadesiyle, bu karanlık aydınlar, Bediüzzaman'ın ve Akif'in ifadesiyle bu mimsiz aydınlar yaklaşık iki-iki buçuk asırdır, bu ülkeye bir karabasan gibi çökmüş istikbaline ve terakkisine yegane engel teşkil etmişlerdir. Kronik, kalıcı bir hasta uzuv halini almışlardır.

Bu son Baro hadisesi de göstermiştir ki, "kangrenleşmiş bu uzvun", bu vücuttan kesilip atılması, bu milletin artık olmazsa olmazıdır.

Bunun detayına, nedenlerine inmek ve belgeleriyle ortaya koymak elbette mümkündür; lakin  millete de bulaşan bu "aydın hastalığından" dolayı, okumayan, araştırmayan bir toplumuz. Yıllarca enjekte edilen "kitle hipnozu"ndan (Resmi İdeoloji) dolayı, batı medeniyetine tapınma üzerine "imal edilen bir nesil" oluştu. Bunun için aldanmaya, yerinde saymaya, devam ettik ve nihayet genetiği dönüştürülmüş, kendi inanç ve kültürüne düşman bir kitle haline geldik. Bu nedenle de artık böyle bir nesile"bilgiyle, belgeyle, müsbit ve tarihi hakikatlerle" laf anlatmak, ikna ve kabul ettirmek mümkün değildir. Zira Mukaddes Kitabımızda da ifade edildiği gibi: Hz. Peygamber'in (asm) inanmayanlara gösterdiği "Kamer Mucizesi"ni gözleriyle görmelerine rağmen, yine kabul etmeyip; "yetim-i Ebu Talib'in sihri semaya da tesir etti"; diyerek inkar ettiler. Demek ki bu bir fıtrat meselesidir. İşte bunun için GDO'lu nesil tabirini kullandık. Fıtratı tamamen bozulmuş bir nesil ile baş başayız, maalesef.

Şimdi Peygamber'in bile ikna edemediği bir zihniyeti, Hükümet yaptığı bunca muazzam hizmetlerle, tarihe geçecek eserlerle, etkileyebileceğini, bunlardan hüsn-ü kabul göreceğini mi umuyor?

Heyhat! Boş ümitler! Boş beklentiler!

Peki, hükümete düşen tarz-ı hareket ne olmalıdır?

Bunun da cevabını tarihten verelim. Eğer bu hayırhahımız olan sese kulak verilirse; 200- 250 yıllık tevakkufumuzdan, yerimizde saymaktan kurtulup; biz de gelişmiş ülkelerle omuz omuza yarışarak ve hatta onları yine Bediüzzaman'ın ifadesiyle geçip ecdadımızın bayrağı bıraktığı yerden alacağız ve afak-ı beşerde dalgalandıracağız, inşallah.

İşte Baro'nun bildirgesi, bize hangi yolu takip etmemiz gerektiğini yeniden ülke gündemine soktu. Bu şerden inşallah hayır çıkacaktır.

Bundan 200-250 yıl önce, "Islahat Hareketi" ile batıya ilk yöneldiğimizde, zamanın Avusturya prensi Metternich'in Bab-ı Âli Hükümetine yazdığı aynı mektubu bugünkü RTE Hükümetine tekrar arz ediyorum:

Osmanlı Devletine tavsiyemiz şudur:

"Hükümetinizi varlık sebebiniz olan dininize saygı esası üzerine kurunuz! Devlet olarak varlığınızın temeli, Padişahla Müslüman halk arasındaki en kuvvetli bağ, dindir. Zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. Fakat dinden uzak olmayın!

İdarenizi yeni bir düzene, sisteme sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın! Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın.  

Avrupa uygarlığından, sizin kurumlarınızla uyuşmayan sistemler almayın. Zira Batılı kurumlar, imparatorluğunuzun temelini meydana getiren ilkelerden farklı ilkelere dayanmaktadır." (Bursa Hayat Gazetesi. 'Islahat' ve 'Metternich' 30 Aralık 2016 Cuma)

Bu Şartlara uygun hareket ettiğimizde, İşte Said Nursi'nin de Metternicht gibi işaret ettiği aşağıdaki hedefe ulaşacağımıza hiç kimsenin şüphesi olmasın:

Zira onlar kâh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler; biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebâdiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-ı İslâmiyenin ve istidad-ı fıtrînin, feyz-i imanın ve şiddet-i cû'un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiştik." (DHÖ)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.