Hava Durumu

Hipnotize edilmiş bir toplum!

Yazının Giriş Tarihi: 15.04.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2022 05:07

Mevlâna hazretleri bir beytinde şöyle diyor:

“ Hezl-i men hezlnist talim est;

Bezl-i men bezlnist iklim est”.

”Yani, benim şakalarım, esprilerim, hikâyelerim boş, anlık güldürücü, eğlendirici şakalar değil; bunlarda kişiye toplum içinde yol gösteren bir eğitim ve talim vardır”

EYVALLAH ÜSTADIM! Bir toplum ki mürebbisi Kur’an olursa, talimcisiyüzyıllardan süzülen kültür olursa ve her şeyden de önemlisi onu eğiten hocası, uleması, öğretmeni; söylediklerini bizatihi yaşayan önderler olursa; elbette ki ahlaki temeli çelik gibi sağlam bir yapı olur ki, en güçlü fırtınalar, boralar, krizler, kaoslar onu sarsamazlar, bu çelikten örülen bünyeye hiçbir zarar veremezler.

EVET ÜSTADIM! Siz ve sizler gibi;  iman, inanç, hak, hukuk, ahlak..vb. kültürümüzü bize talim eden mürebbiyelilerden, öğretmenlerden koparıldığımız gün, (yani anlayacağın sadece ve sadece yegane doğrunun, geçerli değerin batı değerleri olduğunu okullarımızda verdiğimiz zamandan beri) batı ahlak(sızlığı) denen bir virüs, bir mikrop kaptık. İşte o günden beri, yüzyıllardır dimdik ayakta duran toplumsal bünyemiz sarsılmaya ve bir sürü içtimai hastalıklarla tanışmaya ve kendimizle uğraşmaya başladık. Gele gele kendimize yabancı, hatta düşman; batıya hayran, egosunda hayvan bir nesle dönüştük.

EVET, İŞLENEN OYUN ÖYLESİNE HARİKA idi ki; kendi kökümüzü, tarihimizi, kültürümüzü kendi elimizle yok ederken farkında bile değildik. Toplum olarak hipnotize edilmiştik. Bu hipnoz seansı hala devam ediyor, ne zaman duracağı, sahnenin ne zaman kapanacağı belli değil. Koca koca adamlar, süslü püslü etiket taşıyan büyüklerimiz, sahneyi ve oyunu pek çok sevmişler ki, bıkmadan, usanmadan rollerini ağız tadıyla, ego zevkiyle icra ediyorlar. Şimdilik görünen kurtuluş çaremiz, Azrail’in gelip bu sarhoşperestleri sahneden alıp çekmesidir. Bu da ne derece, cılız bir ümittir ki; var sen düşün!!!

EVET ÜSTADIM! Senin hani “Mesnevi’nde“ anlattığın bir İsa (as) hikâyesi var ya, işte tek tek bu milletin fertlerini öyle bir ahmaka dönüştürdüler, zombileştirdiler. En nihayet ne anlatırsan anlat, ne söylersen söyle hiç tesir etmiyor; çünkü bütün insanî, islamî duygularını kaybetmişler. Tam da İsa’lık bir durum. Aynen hakiki Mürebbimiz olan Rabbimizin kelam-ı Kadiminde ifade ettiği:

“Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar…” (Araf 179) anlayacağın gaflet o kadar bünyeyi sarmış ki, ancak cehennemde bu perdeden kurtulurlar.

Fakat yine de büsbütün ümitsiz değilim. Elbette ki Rabbimin “sünetullah, adetullah” diye tabir ettiği uygulamaları benim senin için değişmez genel kurallardır. Belki de kaderimizde bunları da görecektik; lakin ben bu kaderin “mutlak” değil; “Muallak” olduğuna inanıyorum. Madem ki Rabbimiz; “La Taknetu” diyor, son nefesimize kadar çalışmak ve o şartı yerine getirerek, bu afatı, bu umumi belayı defedebiliriz. Ve mademki Rabbimiz:

 “.. sizden yirmi tane sabırlı kişi onların iki yüzüne üst gelir..(Enfal 65)” buyuruyor.

Sabırla ve inayeti ilahiye ile baştakilerin başlarına akıl ve kalplerine feraset gelmesi için hem kavlîve hem de “sünetullah kanununa” riayetenfiilî duamıza devam edeceğiz. Oklarımızı hayali bir feleğe değil; bilinen hedefe atacağız. Dilimizde tüy bitinceye kadar bu hakikati ilan edeceğiz. Elbette bu feryadımız Hükümette ve Maariftemakes bulacaktır.

Elbet bir gün doğar şems-i hakikat,Hep böyle müebbet mi kalır zulmet-i âlem.  

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.