Hayâsız ve namussuz bir millet, İngilizler!

"Ey Osmanlı Müslümanları! Allah aşkına bizim düştüğümüz mahkûmiyete sizler de düşmeyiniz. Saltanatınızın, istiklalinizin kıymetini biliniz. Çünkü dünyada onsuz yaşamak, meğerse yaşamak değilmiş. Biz bunu pek acı ve uzun tecrübelerden sonra anladık. "

Biçare Tunuslunun ağlaya ağlaya söylediği bu sözler yüreğimin an hassas damarlarını inleyip durmaktadır, diyor Büyük Akif. Bu fazıl, hamiyetli yazar, saatlerce süren birçok acıklı manzaralar tasvir etti. Sonunda dedi ki:

-Ey Osmanlı kardeşlerimiz! Bilmiş olunuz ki, Müslüman diyarını kasıp kavuran İngilizlerin nazarında âlem-i İslam'ın düşünür kafası Mısır'dır. Hisseden kalbi Hindistan'dır. Çalışan çabalayan eli-kolu da Osmanlı Saltanatıdır. Adalet perdesi, adalet nağmesi altında işlemediği zulüm kalmayan bu millet ne diyor, biliyor musunuz? Biz Müslümanların göğsüne - yani Hindistan'a çullandık. Kafasını -yani Mısır'ı - demir pençemiz içine aldık. Şimdi sıra bu vücudun henüz çabalamakta olan elini, kolunu - yani Osmanlı Hükümetini- kıskıvrak bağlamaya geldi. Zira bu el, bu kol hareket kabiliyetini muhafaza ettikçe biz istikbalden, gelecekten emin olmayız.

Ey Osmanlı Kardeşlerim! Sakın İngilizlere kapılmayın. Sakın bunlardan insaniyet, adalet, merhamet, yücelik, mertlik gibi şeyler beklemeyin. Vakıa bütün bir milletin içinde hayli insaflı insanlarda vardır. Lakin İngiltere hükümetinin insafla, insanlıkla, hayâ ile, namusla bir alakası yoktur. Bunu benden işitin. Şunu çok iyi biliniz ki, İngilizler doğrudan doğruya cebire, şiddete, savaşa müracaat etmez. Bir tarafta memleketinizde bitmez tükenmez nifaklar, fesatlar, isyanlar, katliamlar çıkartacak; diğer taraftan da etrafınızdaki devletlerisiniz aleyhinizde kaldırarak, kanınızı, iliğinizi kurutmak isteyecektir. Dört beş aydır sizin memleketinizde dolaşıyorum, halinize dikkat ediyorum. Türlü türlü isimler, şekiller altında meydana gelen birçok tefrika sebeplerini görüyorum ki, bunların hepsinde İngiliz parmağını hissediyorum. Dünyada istiklaline sahip bir hükümeti İslamiye var ki o da sizsiniz. Aman aranızdaki birliği beraberliği sarsacak en küçük bir harekete bile meydan vermeyiniz. Sonra dünyadaki bütün Müslümanların akıbeti pek vahim olur."

Bir başka Hintli aydın da şöyle diyor: "Hindistan'a gelseniz de birkaç yüz milyon halkın halini görseniz o zaman İngiliz siyasetinin içyüzünü anlarsınız. Müslümanları Mecusilere, Mecusileri Müslümanlara, Şiileri Sünnilere, ahaliyi hâkimlere, hâkimleri ahaliye düşürmekten bir dakika bile boş kalmayan İngiliz fesadı kadar korkunç bir şey olmaz."

Artık bu sözlerin üzerine başka bir şey ilave etmek gerekir mi? Aynı tabloyu yüzyıl sonra yaşıyoruz. İnşallah bu defa tuzakları başlarına göçecek.

Zira en yüksek ağızdan (Reis-i Cumhur) bu şer ve fesat perdesinin yırtıldığını, tüm Müslümanlara bu büyük şeytanın ve avanelerinin (ABD, AB, İsrail) o lain ve hain yüzü gösterilmiş ve gösteriliyor. Bu son saldırıları olacaktır.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın.