Hava Durumu

Buruk bayram ve yaşasın zalimler için cehennem!

Yazının Giriş Tarihi: 14.05.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.05.2021 07:30

İslam dünyası Ramazan bayramına yine "hüzün ve elemle" girdi. Bayramdan üç-beş gün önce zorba İsrail her zaman olduğu gibi yine ortalığı kan deryasına çevirdi. Bilhassa Arap liderlerden şu ana kadar kınayıcı, tel'in edici mahiyette tek bir sözcük, kelam duymadık, hepsi sus pus oldular. Lakin kendilerinin karşısında Müslüman olunca, nasıl esip gürlediklerini de çok gördük.

İşte Müslüman âleminin yegâne sorunu budur; maalesef islâm ülkelerin (çoğunluğu) yönetimi, halkına karşı "aslan" kesilen, fakat ecnebilere karşı ise "kedileşen", iki yüzlü yöneticiler tarafından idare edilmesi meselesidir.

İslâm ülkeleri adeta, ruhen işgal edilmiş vaziyettedirler. Zaman zaman açıkça ve zaman zaman da gizli, perde arkasında kendi halklarına, inançlarına, kültür ve adetlerine, bu yönetim kadrolarınca ihanet edilmekte, iğfal edilmektedir.

Bu ihanetler, o derece ileri safhalara ulaşmıştır ki, sırf kendi "koltuklarında kalabilmek adına" kadim Allah düşmanlarıyla işbirliği yapmakta hiçbir beis görmüyor ve bunu dünyaya da yaptıkları antlaşmalar ile ilan ediyorlar. Milletinin bütün imkânlarını, bütçelerini ehl-i küffara peşkeş çekiyorlar, satın aldıkları bir iki silahın namlusunu da yine kendi halkına çeviriyor, ortalığı vahşet ve dehşete düşürüyorlar. Ve böylelikle güya saltanatlarını devam ettiriyorlar. Tabi ki, döktürdükleri kan, Müslüman kanı olunca, medeni (!) batı aleminden de tepki yerine tebrikler, hesap verme yerine de teşviklerle onure ediliyorlar.

Maalesef yukarıdaki tabloyu daha da ayrıntılandırmak, örneklerini çoğaltmak mümkündür. Ancak bir gerçek var ki; bu "kan üzerine saltanat sürdüren yöneticiler", masumların, mağdurların kalplerinde mahkûm; fir'avunların, münafık şeytanların, mimsiz medenilerin, küffarın yanında da, onların muteber kişileri olarak şimdilik idare-i saltanat sürdürüyorlar.

Fakat, heyhat! Nasıl olsa bir gün bu sayılı günler tükenecek, bu saltanatın yerinde de yeller esecektir.

Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı (gündüzü) olduğu gibi, bunların da hesaba çekileceği bir zaman elbette olacak, bunların da perçeminden tutulacak, açık-gizli yaptıkları tüm ihanetler bir bir masaya yatırılacaktır.

Bu büyük mahkemeyi bütün masumlar, mağdurlar, mazlumlar izleyecek; böylelikle Rabbimin o yüksek mahkemesinde;zelil ve hakir bir şekilde, zebaniler bunların alınlarından tutup, cehennemin en aşağı derekesine bunları yuvarlayacaklar. Böylece  "Ahkam ulHakimin", "Adil-i Mutlak" olan Rabbimizin va'di de tahakkuk edecek.Mazlumların içindeki o öfke ateşi de dinmiş olacaktır.

Zira bu öfkeyi dindirecek şu şehadet aleminde hiçbir işlem yok, hiçbir ceza da bulunmamaktadır. Zalimler izzetinde, mazlumlar da göz yaşlarıyla göçüp gidiyorlar.  Bu nedenle; şayet "cehennem" denilen bir ceza yeri olmazsa bile Rabbimiz, sırf adaletinin tahakkuku ve mazlumların hakkı-hukuku gereği böyle bir ceza yerinihalk etmesi onun Hakim, Adil, Kahhar, Cebbar ismi gereği,  olması lazımdır. Çünkü "ihkak-ı hak", O'nun en büyük sıfatı ve icraatıdır.

İşte bunun için yüksek sesle bağırıyoruz; "yaşasın zalimler için cehennem!".

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.