Hava Durumu

Bizi ruhsuz bırakan Avrupa!

Yazının Giriş Tarihi: 19.12.2016 09:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.12.2016 09:05

Batılıları ve Batılılaşmayı bir paçavra gibi meydana seren aydınlarımızın başında Cemil Meriç gelir. O, devrinin istisnalarındandır. O, gerçek bir aydındır. O, münevverdir. Hem ruhunu aydınlatan ve hem de etrafındakilere, çağdaşlarına, bir kandil gibi zulmeti nura tebdil edendir.

Çünkü o, İslam coğrafyasında, zalim, yobaz ve vahşi Batının oynadığı oyunu görmüş ve avazı çıktığı kadar, Şarkı uyarmayı hayatının yegane gayesi bilmiştir.

Vahşi Batının takındığı sahte "insancıl" ve "medeniyet" maskesini yırtmış, gerçek yüzlerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla aydınlarımızın kimin peşinden gittiğini bedahetle ortaya koymuştur. Tıpkı Bediüzzaman gibi:

" Eğer istersen hayalinle Nurşin Karyesindeki (köy) Seydanın meclisine git, bak, orada fukara kıyafetinde Melikler, Padişahlar ve insan elbisesinde Melaikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin. Sonra Paris'e git ve en büyük localarına gir. Göreceksin ki, akrepler insan Libası giymişler, şeytanlar adam suretini almışlar..."

Peki, bu insan milletine musallat olan, hayvani ve şeytani arzusunu tatminden başka bir gayesi bulunmayan, akrepler ve şeytanlar için Cemil Meriç ne diyor:

"Batılılaşma miti eskiyince, yeni bir yalan çıktı sahneye... Daha doğrusu, aynı nâzenin taze bir makyajla arz-ı endâm etti.

Hakikaten, aydınlarımızın şerefine şampanya şişeleri patlattığı bu sözde bâkire, Tanzimat'tan beri tanıdığımız "Batılılaşma'nın" ta kendisi.

"Çağdaşlaşmak", Avrupa'nın yeni bir ihraç metaı, kokain ve uyuşturucu gibi... Şuuru felçe uğratan bir zehir. "Çağ-dışılık" ithamı, iftiraların en alçakçası, en abesi. Aynı çağda muhtelif çağlar vardır. Çağdaşlaşmak neden Hristiyan Batı'nın putlarına tapınmak olsun?

Bu, kendi derisinden çıkmak, kendi mukaddeslerini inkar etmek ve peşin peşin köleliğe razı olmak değil mi?.. Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız; düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asîl, çok daha insanca bir medeniyetin."

Peki, bir asırdır gök kubbeyi inleten bu ihtar ve ikazlara kulak tıkayan aydınlarımızın, ülkeyi getirdiği yer neresi? Bunun da cevabını yine Nursi versin:

"Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umûr-u diniyede müsamaha veya teşebbühle medenîlere yanaşmayın. Çünkü, aramızdaki dere pek derindir; doldurup hatt-ı muvasalayı (buluşma noktası) temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz veya dalâlete düşer, boğulursunuz."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.