Hava Durumu

Bir sopa bulup kendine vurmaya başladı

Yazının Giriş Tarihi: 20.05.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.05.2022 03:59

“Rivayet edilir ki: köylünün biri, bir eşeğe binmiş olarak Bağdat’a geldi. Bir keçiyi de, boynuna çan bağlamış, eşeğin ardına katmıştı. Keçi eşeğin ardından koçtukça çan çalınmadaydı. Üç hırsız oturmadaydı; içlerinden biri, ben gidip bu keçiyi çalar, getiririm dedi. Öbürü, sen bu işi yaparsan dedi, ben de eşeğini aşırırım. Öbürüyse, bunlar kolay dedi, ben onun elbisesini soyar, getiririm.

Derken hırsızlardan biri, köylünün ardına düştü, tenha bir yer bulunca keçinin boynundaki çıngırağı çıkardı, eşeğin kuyruğuna bağladı. Eşek, kuyruğunu salladıkça çıngırak ses veriyor, köylüde keçi geliyor sanıyordu.

Öbür hırsız, sokak başında durdu; köylü gelince, bu köylüler tuhaf insanlar dedi; halk çıngırağı eşeğin boynuna takar, buysa kuyruğuna bağlamış. Köylü ardına dönüp bakınca keçiyi göremedi, keçiyi kim götürdü diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine hırsız, ben bir adam gördüm dedi, bir keçisi vardı, şu sokaktan aşağıya doğru gitti. Köylü bu sözü duyunca, aman adamım dedi. Lütfet, eşeğime göz kulak ol da ben keçimi arayayım. Hırsız canıma minnet dedi; ben şu mescidin müezziniyim, çabuk gel, seni buracıkta bekliyorum. Köylü eşekten inip sokağa dalınca hırsız eşeği alıp sırra kadem bastı.

Derken üçüncü hırsız çıktı ortaya. Olacak bu ya, köylünün gittiği yolun başında bir kuyu vardı. Hırsız, kuyunun başına oturdu; feryat edip çırpınmaya başladı. Köylü, oraya gelince, a adam dedi, ne oldu sana? Benim keçim elimden gitti, sen feryat ediyorsun. Hırsız, nasıl feryat etmeyeyim dedi, altın dolu çekmecem şu kuyuya düştü; kuyuya giremiyorum. A köylü! Kuyuya girer çekmecemi çıkarırsan, sana on kızıl altın veririm dedi; elbisesini soyunup kuyuya dalınca hırsız elbisesini alıp sıvıştı. Köylü kuyuda bir şey bulamayınca, kuyunun dibinden, bu kuyuda bi şey yok diye bağırmaya başladı.  Fakat kendisine kimsenin cevap verdiği yoktu. Köylü kuyuda sıkıldı, yukarı çıktı; fakat dışarıda ne hırsızı gördü ne elbisesini. Bir sopa bulup kendine vurmaya başladı. Bu hali görenler, a köylü dediler, deli mi oldun sen? Yok dedi; beni de çalmasınlar diye kendimi koruyorum.”

Bugün fakirin fukaranın cebine, alın terine, üç kuruşluk kazancına göz diken devletin “vergi” diyerek kestiklerine baktıkça; Mevlana’nın bu hikâyesi aklıma geliyor.

Efendim sistem aynı sistem, zihniyet değişmedikçe, bu acımasız hal devam edip gidiyor. Hakikaten her geçen gün, sıkıntılar artarak geliyor.

Modern medeniyet, evvela insandaki ahlaki ve manevi duyguları (kalp, vicdan, merhamet..) yok etti; peki ya sonrası? Zaten çorap söküğü gibi peş peşe gelir. Okumuş mimsiz aydınlar, köylü safiyetindeki vatandaşları envai türlü dolaplar ve entrikalar ile soyup soğana çeviriyorlar.  Siyasiler de ali-cengiz oyununu oynamakla meşgul.

 Bakalım theEnd”i nasıl olacak!  Allah sonumuzu hayreylesin, inşallah.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.