Hava Durumu

Bir Osmanlı münevverinin haykırışı!

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2016 09:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2016 09:23

Eğitimdeki bugünkü tabloyu daha yüzyıl öncesinden görüp zamanın yetkililerini ikaz eden bir Osmanlı münevverinin sunduğu rapordan bir kesit sunmak istiyorum. Belki de bugünkü tartışmalara bir fayda katar. 
Çünkü görüyorum ki, Cumhurbaşkanımız bile son liseli gençlerin eylemlerine haklı bir noktadan dikkat çekiyor. Aslında geç bile kalınmıştır. Hani bir söz vardır: "Eğitim işi, eğitim bakanına bırakılamayacak kadar mühimdir." Bence de bazı noktalardan dolayı,  çok isabetli bir görüştür. 
Zira evvela; Eğitim Bakanlarımız, genelde eğitimin dışından gelenlerden hep atanmışlardır.
Saniyen; uzun vadeli bir hedef konulmamıştır.
Salisen; kısa vadeli hedefler olarak, eğitimdeki yönetim koltuklarını devr alınmakla yetinilmiştir.
Rabian; cumhuriyet döneminin müfredatı temel olarak hep korunmuştur.
Hamisen; diğer alanlarda olduğu gibi, Avrupa kültürünü empoze eden eğitim müfredatları ve dersler, modernite adı altında gerçek bir eğitim olarak kabullenilmiş ve gelen sağ iktidarlar tarafından da benimsenmiştir.
Bu ve benzeri maddeleri saymak mümkündür. Ancak sebepler ne olursa olsun, modern ve çağdaş eğitim adı altında bu ülkenin çocukları sadık birer Batı kulları olarak dönüştürülmüş ve yetiştirilmiştir. 
Bunun sonucunda da sokakları terörize eden, zihnen Hans olan Hasanlar bugün en büyük tehlike olarak karşımıza dikilmişlerdir.
Perşembenin geleceği Çarşambadan bellidir. İşte size nasıl bir eğitim verilmesi ile ilgili 1800'lü yıllarda Osmanlı Sadrazamına sunulan bir rapordan kesit:  
GADABINDAN ÜRKÜLÜR BİR DEVLET!
"Bu İslam coğrafyasında, maarifte  acilen "din eğitimine" yeterli derecede imkan verilmelidir.  Eğitimin gayesi, kalplere din sevgisini yerleştirmek ve her işte asıl gayenin o olduğunu öğretmektir. Böylece, bütün talebeleri aynı gayede birleştirmek mümkün olur. Bütün işlerinde aynı gayeyi güderler. Ruhî ve manevî duyguları, din hizmeti ve onu müdafaa eden Emir'ül Mü'minîn'e (Devletine) meyleder. İslâm milleti, öyle bir millet olur ki, heybetinden korkulur ve gadabından ürkülür. Devlet, böylece haricî siyasetinde de güçlü hale gelir, Müslümanlar dâhilî rahata kavuşur. Böylece ecnebilerle aramızdaki geri kalmışlık mesafesini kapatır, onları yakalar ve tarihimizde olduğu gibi, yeniden terakki etmiş oluruz. Kısacası eğitim programlarının ıslahı, ölmek üzere olan İslam milletinin ihyasıdır."
Haftaya devam edeceğiz.


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.