İnternet ortamında küçük bir araştırmayla Afrika ülkelerinin içinde bulundukları hazin tablodan bir kısmını aşağıda alıntıladık.
Müslümanların çoğunluğunu teşkil ettiği bu tür ülkelere baktığımızda büyük bir fakirliğin ve açlığın kol gezdiğini görmemek mümkün değil.
Peki bu Fakru Zaruret içinde geçen sefil yaşamın nedeni bazılarının her halükârda ifade ettikleri gibi “İslâm Dini” olabilir mi? Yoksa, Müslüman Afrika ülkelerinin içine düştüğü bu sefalet tablosu yine bazılarının dediği gibi Müslümanların dünyayı boş vermişliğinden mi kaynaklanmaktadır? Veyahut yanlış yorumlanan “tevekkülvari” bir hayat anlayışından mı kaynaklanıyor? Bir başka ifadeyle sadece “ahirete” yönelik bir yaşamdan dolayı mı bu hale geldi Müslümanlar?
Bu ve benzeri sorulara cevap verebilmek için evvelâ Bediüzzaman hazretlerinin “17.lem’a” da geçen şu sözlerine bir kulak verelim:
“Âyâ (acaba), zanneder misin bu milletin Fakru hali dinden gelen bir zühd ve terk-i dünyadan gelen bir tembellikten neşet ediyor? Bu zanda hata ediyorsun. Acaba görmüyor musun ki, Çin ve Hind’deki Mecusî ve Berahime (Brahmanizm dinine inananlar) ve Afrika’daki zenciler gibi, Avrupa’nın tasallutu altına giren milletler bizden daha fakirdirler. Hem görmüyor musun ki, zaruri kuttan (az bir gıda) ziyade Müslümanların ellerinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyorlar.”
Bediüzzaman’ın işaret buyurduklarını; bugün dünyanın küçüldüğü, bir köy haline geldiği şu iletişim asrında, bu ülkelerin (özellikle Afrika) “Medeni Batılılar!” (Bugünlerde Gazze’de ne derece medeni ve insancıl olduklarını, “bebek, yaşlı, sivil..vs ayırımı yapmadan döktükleri kandan, yıktıkları yuvalardan ve Müslümanlara karşı kuduz köpekler gibi vahşice saldırılarından” anlıyoruz) tarafından nasıl sömürüldüklerini, nasıl aldatıldıklarını, vahşice nasıl iç savaşlara sürüklendiklerini ve elindeki sermayelerin nasıl çalındıklarını rakamlarla internet sayesinde görebiliyoruz.
Beş menfi esas üzerine kurulmuş olan Avrupa Medeniyeti maalesef insanların manevi duygularını yok ederek canavar, vahşi hayvanlar seviyesine indirgemiştir. Yok ettiği manevi duyguların yerlerine sadece kendi egosunu düşünen, hissiz ve taşlaşmış duyguları ikame ettiğinden, dünya kanlı savaşlara, katliamlara sahne olmaktadır. Bu canavar ruhu ve duyguları taşıyan batının, içinde bulunduğumuz bu asırda farklı bir maskeyle (medeniyet) hayatını devam ettirdiğini yine Bediüzzaman bir başka eserinde şöyle ifade ediyor:
“İstersen tarihe bir nazar eyle! Zalim Neron gibilerin kılıçlarının akıttığı mazlumların kanı ile nasıl boyandığını gör!... sonra tarihe kulak ver, dinle! Engizisyon cemiyetinin tazyiki ile yükselen enin, feryat ve tel’in sadalarını işiteceksin.. Öyle ki, cemiyetin ikâ eylediği (işlediği) acip mezalimler (işkenceler,zulümler) karşısında beş yüz sene müddetince akıllar dehşet içerisinde bırakılmıştır.”
“Benim nazarımda o vahşi cemiyet halen de ölmüş değil, belki MEDENİYET suretinde TENASUH etmiş veya da MEDENİYET ve SİYASETİN HİLE VE TUZAKLARINA sarılarak zamanımıza kadar gelmiştir. Ecnebilerin İsev’i olmayanlarla muameleleri bu davanın delilidir.”
Evet, hakikaten Bediüzzaman hazretleri, bugünkü batılıların hala dünkü vahşi ve gaddarlıklarını, medeniyet maskesi altında devam ettirdiklerini söyleyerek, Özellikle İslâm aleminin batı ile olan muamelelerinde dikkatli olmalarını ve maskelerine aldanmamalarını ihtar ve ikaz etmektedir.
İnternetten aşağıda alıntıladığımız rakamlar bu ülkelerin nasıl sömürüldüğü hakikatini açık-seçik bir şekilde ortaya koymaktadır.
İşte Batı’nın hümanist yüzü ve geride bıraktığı tablo:
*Dünyada sıtma hastalığının bulaştığı insanların yüzde 90’ı güney sahrada yaşıyor. Sıtmadan her gün 3000 çocuk ölüyor. (30 saniyede 1 çocuk ölüyor.)
*Afrika kıtasında 17 milyon insan AİDS’ten yaşamını yitirdi. Toplam AİDS’li 30 milyon.
*Dünyanın en fakir ülkelerinin 2/3 Afrika’da (Toplam 23 ülke) Kıtanın yüzde 70’i günde 2$’dan daha az bir parayla geçiniyor. *Kıtanın nüfusu 700 milyon. Ortalama yaşam süresi 46. (9 ülkede ise 40’tan daha az.)
Afrikalıların ancak yüzde 58’i temiz içme suyuna ulaşabiliyor.
*13 milyon kişi savaşlar yüzünden yerinden olmuş durumda ve 3,5 milyon mülteci var. (Bu sayı 2024 itibariyle 8-10 katına ulaşmıştır.
*Dünyanın en çok işsiz genç nüfusu Afrika’da; yüzde 25.
*170 milyon kişi dengesiz besleniyor.
*Her yıl 20.000 eğitimli insan gelişmiş ülkelere göç ediyor.
*Gelişmiş ülkelerde yaşayan bir insan bir Etiyopyalıdan 70 kat fazla tüketiyor.
*Dünyanın en borçlu 38 ülkesinin 2/3 Afrika’da ve yardım için verilen her bir doların yarısı zengin ülkelere borç ödemeye gidiyor.
*11 milyon insan kuraklık yüzünden hayati tehlike altında…
Afrika’da daha belki de sayacağımız onlarca sorun var.
Batı medeniyeti, bu zihniyeti taşıdığı müddetçe yeryüzüne rahat ve huzur hâkim olamayacaktır.
Bunun da yegâne çaresi; Batı, İslâm Medeniyetinin mutluluk ilacı olan yüksek, ulvi ve Kur’anı prensiplerini içeren saadet reçetesini kabullenip kullanmaktan geçiyor.
Batı dünyası kendisi de er geç bu hakikati fark edecektir. Nitekim AB VE ABD kıtalarındaki protestolar bu uyanışın başladığının emareleridir; bundan böyle cin şişeden çıkmıştır.