Hava Durumu

Azeri-Ermeni savaşı ve Hz. Ali'nin ulusa seslenişi!

Yazının Giriş Tarihi: 13.11.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.11.2020 06:30

Azerilerin, Ermenilere karşı kazandıkları "Karabağ Savaşı", Müslümanların birlik, beraberlik ittihad ve dayanışma halinde neleri başarabileceklerini gösterdi. Aynı zamanda Müslümanların neden zillet içinde bir hayata düçar olduklarının da sebeplerini açıkça ortaya koymuştur. Bu münasebetleHz. Ali'nin Nüheyle'deki meşhur sözleri 1400 yıl sonra yeniden teyid edilmiştir. Eğer Müslümanlar kâfirlerin çizmeleri altında zillet içinde bir hayat yaşamak istemiyorlarsa reçetesi ve takip edecekleri strateji, Hz. Ali'nin aşağıdaki hitabesinde çizilmiştir.

Hz. Ali (ra) pek çok kez ihanete uğramıştır.

Bunlardan biri;önceden kendi ordusunda bulunan Hariciler'in Hakem Olayı'ndan sonra, Hz. Ali'ye isyan edip, sapık fikirler edinip, doğru yoldan sapmalarıdır.

 İkincisi de; Hz. Ali'nin Haricilere karşı savaşmak için destek istediği taraftarlarının önemli bir kısmının kendisine ihanet edip savaşa katılmamasıdır. Peygamber ailesinin kaderi olan bu durum Hz. Ali'den sonra neslinden bir çokkişinin başına gelmiştir.

Hz. Ali (ra), Nuheyle'ye inip, Hariciler'in ıslahından ümidini kesince kalktı ve Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle hitap etti:

"Her kim Allah yolunda savaşmayı terk ederse, Allah'ın emrini uygulamada gevşek davranırsa, şüphesiz o, helâketin kıyısına varmıştır. Meğerki Allah lütfedip onu bu durumdan kurtarsın. Allah'tan korkun! Allah'a savaş açıp Allah'ın nurunu söndürmeye çalışan, hatalı yolda yürüyen sapık, zalim, günahkâr olan bu toplulukla savaşın. Onlar ne Kur'an okur, ne dini meseleleri kavrar ne de Kur'an ve  Sünnnet'teki incelikleri bilirler. Allah'a yemin ederim ki, başınıza geçerlerse, Kisrave Hirakl halkına ne yapıyorlarsa onlar da size onu yaparlar. Size katılmaları için Basra'lı Müslüman kardeşlerinize haber gönderdim. Onlar gelip birleştiğinizde Allah'ın izniyle harekete geçeriz".

Hz. Ali'nin (ra) teşviklerine rağmen ordu savaşmak hususunda gevşeklik gösterince Müminlerin Emiri şunları söyledi:

"Ey insanlar! Düşman üzerine yürümek için hazırlanın. O düşman ki, onlarla savaşmak Allah'a yaklaşmaya, Allah katında mertebe kazanmaya vesiledir. Bunlar öyle bir düşman ki Hak hususunda şaşırmışlar, kitaptan uzaklaşmışlar, dinden sapmışlardır. Azgınlıkları içinde şaşkın şakın dolaşıyor, koyu bir sapıklık içinde işleri ters yüz ediyorlar. Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve bağlanıp beslenen hayvanlar hazırlayınız. Allah'a güveniniz. Vekil ve yardımcı olarak Allah yeter."

Hz. Ali'nin (ra) bu konuşmasına rağmen halk ne savaşa çıktıne de hazırlığa başladı. Ali Efendimiz onları birkaç gün kendi hallerine bıraktı. Harekete geçmelerinden ümidini kesince başkanlarını ve ileri gelenlerini çağırıp görüşlerini, savaşı tehir etmelerinin, bazılarının hastalık bahane edip birtakımlarının da savaşa karşı çıkmalarının, içlerinden yalnız pek azının savaşa istekli olmalarının sebebini sordu. Sonra ayağa kalkıpşöyle hitap etti:

"Ey Allah'ın kulları! Size ne oldu kitopyekun savaşa çıkmanızı emrettiğimde yere mıhlanıp kaldınız? Ahiretten vaz geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Zillet ve aşağılığı izzete mi tercih ettiniz? Savaşa her çağırdığımda ölüm sancısı çeker gibi gözleriniz yerinden mi fırlayacak? Gönülleriniz karışmış, akıllarınızı yitirmişsiniz! Gözleriniz kapanmış gerçekleri görmüyorsunuz.

Allah için söylüyorum; sizler barış zamanında sera (çöl) aslanları, savaşa çağrıldığınızda ise kurnaz tilki gibi oluyorsunuz. Size hiçbir zaman itimadım yoktur. Sizinle hiçbir yere varılamaz. Sizler, kendisine sığınılacak şeref sahibi insanlar da değilsiniz. Allah'a yemin ederim ki sizler, kötü birer harp kızıştırıcılarısınız. Tuzağa düşersiniz, tuzak kuramazsınız. Etrafınız eksiliyor. Ama siz ürpermiyorsunuz. Düşman uyumuyor, hâlbuki siz derin bir uykudasınız. Savaşçı uyanık ve akıllıdır. Kendi aralarında birbirine düşenler yenilir. Mağlup ise horlanmış ve ezilmiştir.

Ey insanlar! Karşılıklı olarak birbirimizin üzerinde haklarımız vardır. Sizlerin benim üzerimdeki haklarınız şunlardır: Başınızda bulunduğu sürece sizlere nasihat etmem, devlet hazinesindeki hakkınızı eksiksiz ödemem, talim ve terbiyenizle meşgul olmam. Benim sizin üzerindeki haklarıma gelince: yaptığınız biata sadakat göstermeniz, gerek yüzüme karşı gerek arkamdan bana öğütte bulunmanız, çağrıma uymanız, emirlerime boyun eğmenizdir. Eğer Allah hayrınızı dilemişse hoşlanmadığım davranışlardan kendinizi çekin, istediğim gibi olun. Arzularınıza böyle kavuşur, umduklarınızı böyle elde edersiniz".(YusufKandehlevi, Hayatü's-Sahabe)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.