Avrupalılaşmak!

" Cemaat-i müsliminden bir karış ayrılan kimse, Müslümanlık ribkasını (halka) boynundan çıkarıp atmış oluyor". Hadis-i Şerif. ( Ebu Davut. Sünnet.26)

"Men Farreka Fe Leysa Minna". ( Ümmet-i İslamiye arasında tefrila çıkaranbizden değildir. (Hadis. Suyuti)

Malumunuz "FETÖ Sapık Hareketinin" bir dikkat çeken yönü de;  "çağdaş medeniyetçilik" adı altında,  batıya yanaşmak, benzeşmek, örf ve adetlerini iktibas etmekte herhangi bir beis görmemek, onların sevgisini ve alkışını almak, onların aile yaşantısını hoş görmek ve kendi çocuklarımıza onlar gibi giyim ve kuşamı benimsetmek idi. Tüm bunları Müslüman kamuoyuna açıklarken de, aslında bunun bir taktik olduğunu, amacın bu yöntemle onlarla teşriki mesai kurmak olduğunu, söylüyorlardı. Ve hatta şunu da ilave dererek: akılsız ve aşırı Müslümanların Avrupalılar arasında bıraktığı olumsuz imajı ancak böyle bertaraf edip, akıllı bir sızmayla onların sevgisini kazanabiliyoruz, diyorlardı.

Bu "benzeşme yöntemini" o kadar ileri götürmüşlerdi ki, namaz ve ibadetleri bile içerisine alabilecek cüretini de göstermişlerdi.

Peki, İslamiyet'te bunun ne kadar yeri vardır. Batıni duyguların ifadesi olan zahiri kıyafetlerde ve hareketlerde, Müslümanın başkalarına benzememesi, aslında diğerlerinden ayrılarak, mümtaz bir vasıf kazanmasını temin eder. Başkalarına benzememe yasağı, duygu ve hareketlere de şamildir.  Bu bir taassup veya şekliyata mücerret bir bağlılık demek değildir. Aslında şekliyatın gerisinde derin bir görüşten ve görünürdeki şekillerin gerisinde gizlenmiş amillere bakıştan ibarettir. (Fi Zilal-il Kur'an. Cilt I. S:268)

İşte; milletleri birbirinden, düşünceleri birbirinden, bir tasavvuru diğerinden, bir vicdanı öbüründen, bir ahlak anlayışını başkasından, bütün hayat yönelişlerini birbirinden ayıran amiller bunlardır.

KİM BİR KAVME BENZERSE, ONLARDAN OLUR

Ebu Hureyre naklediyor:

"Resulullah (asm) ; " Yahudi ve Hristiyanlar saç ve sakallarını boyamazlar, siz onlara muhalefet ediniz, buyurdu."

"Müşriklere muhalefet ediniz." "Kim bir kavme benzerse, onlardan olur." (Ebu Davud, libas 4)

"Bir cemaatin yanına varınca, oradakiler ayağa kalktıkları vakit, Resullullah; "siz acemler gibi ayağa kalkmayınız. Onlar da birbirlerini tazim ediyorlardı, buyurdu."

Yine Resulullah ; "Hristiyanların Meryem oğlu İsa'ya eğilip büküldükleri gibi, siz de bana eğilip bükülmeyin. Ben bir kulum. Ve bana Allah'ın kulu ve resulü deyininiz."

 Dış görünüş ve kıyafet bakımından benzememek. Harekat ve gidişat yönünden benzememek. Söz ve edep yönünden benzememek... Zira bütün bunların gerisinde bir tasavvuru diğerinden,  bir hayat sistemini öbüründen, bir cemaatı ötekinden temayüz ettiren bir gizli duygu vardır.

Burada, kendilerini akıllı ve uyanık, Müslümanları da cahil, kaba ve iz'ansız kabul eden bu "sapık fetö meşrebine" en güzel cevabı Bediüzzaman'dan verelim:

"Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umûr-u diniyede (dini işlerde) müsamaha veya teşebbühle (benzeşmek) medenîlere yanaşmayın. Çünkü, aramızdaki dere pek derindir; doldurup hatt-ı muvasalayı (iki kesimi birbiriyle buluşturmak)  temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz, veya dalâlete düşer, boğulursunuz." (Mesnevi-i Nuriye)