ABD'nin yarattığı korku terörizmi! (1) (Yankee Go Home!)

Amerikan Şeytanını anlamak için kirli çamaşırlarına bakmak lazım. Öyle ki bu devlet hiç bir zaman doğruyu ağzından çıkarmamıştır. Tam bir Yahudi tiyneti hâkimdir ki Yahudileri en iyi tarif eden de ilahi kutsal metinlerdir, biliyorsunuz.

Vietnam Savaşı neydi? Her şeyden önce, Vietnam halkının sömürge yönetimini sona erdirip kendi devletini kurma çabasıydı. Vietnamlılar Fransızlarla, Japonlarla ve Amerikalılarla savaştılar ve sonunda kazandılar. (Wallerstein, 2004, 22) Ortadoğu'da Irak işgalinin Amerikalılarla çok pahalıya mal olacağı kesindi. Fakat Todd, olaya bir başka açıdan bakıyor. Aslında vurgulamak istedikleri aynı şey, yani güçlülerle, güçsüzlere saldırma. Todd olayları şöyle yorumluyor:

" Amerikan toplumu ve ekonomisinde gözlenen eşitsizlik eğilimi ve özellikle de güçsüzlüğün sonucunda ABD'nin dış dünya ile olan ilişkileri ters yüz oldu. 1945 yılında özerk bir hiper güç olan Amerika, yarım yüzyıl sonra dünya ekonomisinde mal ve sermaye yutan, ama tüketimi üretimle karşılayamayan bir kara deliğe dönüştü. ABD kendisini besleyen dünyayı denetimi altına alabilmek için, en yüksek kademeli Keynes tipi tüketici rolünden farklı bir rol üslenmeli..." Joseph Nye'nin deyimiyle ister sert, ister yumuşak söz konusu olsun, ABD, böyle bir dönüşümü geçekleştirebilmek için gerekli kaynaklara sahip değildir.

MENFAATLERİNE GÖRE TERÖRİZME YANAŞAN ABD!

Amerikan kapitalizmi başıbozukluk şampiyonudur ve giderek yasallığını yitirmektedir. ABD'nin yarattığı korku terörizminin boyutları gittikçe dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir. Dolayısıyla menfaatine göre terör örgütlerine yaklaşıyor, hatta gerekirse mali ve silah yardımını yapabiliyor (Suriye PKK'sına binlerce tır ağır/hafif silah yardımı ve bütçeden terör örgütlerine ayrılan ödenek... vb.)  kendisine sorun çıkaran liderleri ya da ülkeleri bir yolunu bulup "uyduruk bahanelerle" düşman ilan edebiliyor. Sonuçtan da istenmeyen vahşet dolu olaylar yaşanıyor.

Picco bu konuyu "Düşmansız Barış Olabilir mi?" diye sorguluyor;

New York, Bombay, Kahire ve İstanbul vb. yerlerdeki bombalama eylemleri, Suriye ve Balkanlardaki mezalim, uygar davranışın ortak paydasının dünya'sının tüm köşelerine henüz yayılmadığını çok vahşi bir biçimde hatırlatıyor. Günah kışkırtıcılarının bolluğu, hemen bir "düşman"ın yeniden icat etmesini gerektiriyor. Picco, Amerika'nın asıl stratejisini şöyle açıklıyor:

ZİLLETLE YAŞAMAKTANSA İZZETLE ÖLÜM DAHA ŞEREFLİDİR!

Korku, ayrımcılığın çok demokratik bir şeklidir; bugün benimledir, yarın başkasıyla.

Terörizm, hoşgörüsüzlüğün canice ortaya çıkışıdır. Hoşgörüsüzlüğe verilen taviz, insanlık için her zaman çok kötü olmuştur. Hoşgörüsüzlüğün canice tezahürüne hızla, sebatla ve kararlılıkla karşılık vermek gerekir. Ama etkili ve güvenilir olmak için tutarlılık şarttır. Başka bir deyişle, karşılaşırsak karşılaşalım, hoşgörüsüzlükle kararlılık ve cesaretle mücadele edilmelidir. (Picco 2001, 270)

Picco'nun söylediği gibi, bugün bütün kirli ve vahşi emellerini Türkiye üzerinde tatbik etmeye çalışan küresel terörist ABD 'ye karşı, Türkiye ve liderinin yaptığı da korkup geri adım atmak yerine (ki, bazı politikacıların korkak demeçlerini de görüyoruz) sebatla ve kararlılıkla karşılık veriyor. Bu tavır fevkalade önemli ve hayatidir. Bunun sonuçlarını bu ABD saldırıları atlatıldıktan sonra göreceğiz. ABD pompaladığı korku diplomasisiyle başka ülkelerde netice almış olabilir; lakin Türkiye sınırları cetvelle çizilmemiş, kanla çizilmiştir. Bunu Yanki'de anlayacaktır. Zaten 15 Temmuz kalkışmasında bu halkın cesaretini ve imanını dosta ve düşmana test edilmiştir. ABD bu halkın ve ordusunun karşısına çıkmaya cesaret edemeyecek ve kullandığı korku silahı kendisine rücu edeceğine eminim.

Ne demişti şair Antere; "Zilletle boyunduruk altında bir hayat (Dünya) süreceğime, izzetle ölümü (Cehennemi) tercih ederim."