AB, bir ayet ve ilahi koruma!

"Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah'adır." (âl-i İmran 28)

Yarım asrı aşkın bir süre AB'ye müracaatımızın üzerinden geçti. Bu kadar yıl, yalan ve dolanla, hile ve entrika ile envai türlü mazeretlerle bizi hep aldattılar, oyaladılar. Yüzümüze güldüler arkadan kin ve düşmanlıklarını boşalttılar.

Bugünlerde de AB'ın yetkilileri aynı mürai yüzüyle ve aynı yalan nakaratları ile dünya kamuoyuna demeç veriyorlar: eğer Türkiye, dokunmazlıkları kaldırırsa ve fikir özgürlükleri önünde (PKK teröristlerine fikir savaşçıları diyor)  kanunu yumuşatırsa kendilerine vize seyahatini vermeyi düşünürüz.

Beyler; Türkiye, Avrupa ile ilişkilerini geliştirebilmek amacıyla, Avrupa Ekonomik Topluluğu'na 1958 yılında, ortak üyelik için başvurmuştur. Yani dile kolay, tam 58 yıldır, kapıda bekletiliyor. Ve kapıda bekleyen misafir de hala ümidini yitirmemiş.

Burada alkışı hak eden biri var, ama kim?

58 yıldır usta yalan ve taktiklerle oyalamada becerisi ortaya çıkan AB mi?

Yoksa bunca yıldır ümidini kaybetmeyen saf adam Türkiye mi?

Varın siz düşünün!

KÂFİRDEN DOST OLUR MU?

Yukarıdaki ayet, bize kafirin ve küfür sahiplerinin iç dünyaları hakkında bilgi vermektedir. Bu ayetin yorumunu medeniyet ve çağdaşlık adına aklına sığdıramayanlar, bu 58 senelik yalan ve aldatmalardan herhalde fiili bir ders ve ibret almışlardır.

Bir başka ayet de, bu konuda kâfirlerin iç dünyasını, bizi neden sevmediklerini ve dost olarak kabul etmeyeceklerini biraz daha açıyor:

"Onların dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hristiyanlar senden memnun olmazlar.(Bakara 120)"

Şimdi neden AB'nin kapısında beklettikleri ve içlerine neden almadıkları anlaşıldı mı?Bence bu ayetin bize bu uyarısını ve onlarla dost olduğumuzda ise; asıl kaybedeceklerimizi (insanlığımızı, İslamlığımızı) belki de tam olarak fark edemediğimizden dolayı, Allah bu İslam milletini topyekûn bir asimilasyondan muhafaza etmiştir. Kâfirler bilmeden bu yalan ve ikiyüzlü tavır ve davranışlarıyla, aslında bu Müslüman ülkeye büyük bir destek ve yardımda bulunmuşlardır.

Tıpkı bilmeden "hudeybiye anlaşması" nı imzaladıkları gibi. Zahirde şer gözüken durum, hakikatte İslam'a en büyük bir yardım olmuştur. O sayede İslam kalıcı ve yayılıcı olmuştur. Eğer o ceberut faşist dönemlerde, Türkiye AB'ye girseydi, maazallah bugün belki bu ülkenin çocukları her biri birer Hans ve Jak olup çıkmışlardı.Demek ki işin uzamasında da bir hayır ve İlahi bir koruma vardır.