Hava Durumu

Toplumsal kanıt namıdiğer sürü psikolojisi

Yazının Giriş Tarihi: 18.02.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.02.2021 06:30

Bilmediğiniz bir ortama girdiğinizi hayal edin. Yeni bir iş, yeni arkadaş ortamı, yeni okul, yeni şehir, yeni ülke... Davranışlarınızı, kelimelerinizi, jest ve mimiklerinizi neye göre düzenlersiniz? Siz, siz olarak kalmaya devam edebilir misiniz? Düşüncelerinizi rahatlıkla ifade edebilir misiniz?

İknanın psikolojisi kitabında toplumsal kanıt ilkesiyle ilgili şöyle bir açıklama vardır: "Bir fikri doğru bulan kişi sayısı ne kadar çok olursa, bir birey o fikrin doğruluğuna daha fazla inanacaktır. Grubun görevi bellidir; fiziksel kanıt değiştirilemeyeceğine göre, toplumsal kanıt değiştirilmelidir. İkna edin ve ikna olun."

Bandura, köpeklerden korkan bir grup öğrenci üzerinde deney yapmıştır. Bu öğrencilere, bir çocuğun mutlu bir şekilde 20 dakika boyunca köpekle oynamasını seyrettirmiştir. Yalnızca dört gün sonra köpek korkusu olan çocukların %67'si köpeği sevmeye ve onunla yalnız kalmaya ikna olmuşlardır. Daha da ilgi çekici olan bir ay sonra çocukların korku seviyelerine tekrar bakıldığında gelişimin durmadığı ve çocukların köpeklerle vakit geçirmeyi daha fazla istedikleri görülmüştür.

Bu durum, toplumsal kanıtın olumlu yönde de kullanılabileceğinin kanıtıdır.

Fakat maalesef çoğu zaman toplumsal kanıt yani sürü psikolojisinin kurbanı oluruz. Çünkü sürüyle beraber hareket etmek, toplumdan ve gruptan dışlanmamayı sunar bizlere. Ve bizler de bu arzuyla beraber beynimizi kiraya verir, düşünme yetimizi kaybeder ve otomatik davranışlar sergilemeye ve otomatik sözler söylemeye başlarız. O yüzden çoğu zaman diğer insanları taklit etmekten öteye gidemeyiz.

Mesleğimizde 'öğretilenler' dışında düşünmekten korkarız.

Dini bir gruba mensupsak, din dışında söylenenleri dahi eleştirmekten imtina ederiz.  

Diğer insanların kayıtsız kaldığı durumlarda otomatik olarak kayıtsız kalmanın doğru olduğu kanısına varırız.

İşte bu yüzden sosyal medyada dahil toplumun olduğu bütün ortamlarda düşünme yetimizi kaybetmemek zorundayız.

Çünkü "Herkesin aynı düşündüğü yerde, hiç kimse fazla düşünmüyor demektir."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.