Tip3 Sinan

Anaokuluna başlamıştı Sinan. Oryantasyon dönemini daha ilk günden tamamlamıştı. Sınıfıyla hemen kaynaşmış, üzgün görünen çocukların yanına gidip onları da okula motive etmeyi başarmıştı. Öğretmeni şaşkın şaşkın olanları izlemişti. Gün oyunlarla, etkinliklerle çok hızlı aktı.

Sinan her sabah okula gitmeden 1 saat önce kalkar, en şık kıyafetlerini seçer, çorap ve ayakkabılarını dahi üzerine uygun giyer evden öyle çıkardı. Okula gittiğinde kıyafetleriyle de çocukların dikkatini çekmeyi başarırdı. Başarıya olan aşkı günden güne daha çok kendini belli ediyordu. Azimliydi Sinan, hedefleri doğrultusunda hareket eder ve bu uğurda kendini motive edebilirdi. Fakat başarısızlığa da tahammülü yoktu. Hırslıydı. Sinan'ın bu hali, kimi zaman arkadaşlarıyla problemler yaşamasına sebep olurdu.

16 senelik okul hayatı bu şekilde geçti Sinan'ın. Tarih bölümünde akademisyen olmaya karar verdi sonra. Okumayı, çalışmayı, yeni bilgiler edinmeyi çok seviyordu. Tarihi olayların yaşandığı yerlere geziler düzenlemek hobisi olmuştu. Üniversite zamanında Arapçanın, Farsçanın, Türkçenin inceliklerini çözmüştü. Fakat bununla da yetinmedi farklı yabancı diller de öğrenmek istiyordu Sinan. Bunun için 2 seneliğine yurt dışına çıktı. Orada yaşadı. Fransızcayı da neredeyse anadiline yakın bir şekilde konuşmayı öğrendi.

Okul ve iş hayatı boyunca ailesini ve arkadaşlarını kendine hayran bırakmayı başarmıştı Sinan. Çok mutluydu, çalıştığı üniversiteye kendi gibi biri gelene kadar. Kerem... O da Sinan gibi çok hırslı bir karakterdi. Hayatı başarılarla doluydu. Üniversitede arkadaşları arasında söylentiler çıkmaya başladı. Kerem ve Sinan'ı kıyaslıyordu herkes. Kerem çoğu alanda Sinan'dan bir tık daha önde kalıyordu.

Eski Sinan gitmiş yerine bitkin, yorgun, hayattan zevk almayan, umudunu kaybetmiş, çalışmaya azmini yitirmiş, üstüne başına özen göstermeyen, saçını dahi taramaya üşenen bir Sinan gelmişti. Sinan'ın 'olgunlaşma' dönemi şimdi başlıyordu. İşte hayat tam da bu demekti.