Sorumlulukları ve sorumluluklarımız

Çok güzel bir söz var. Der ki: "Eğer elinizde bir tohum varsa onu toprağa ekin. Ama onun yeşerip yeşeremeyeceğini bilemezsiniz. Eğer yeşerirse ve elinizde bir kova su varsa onu sulayın. Ancak büyüyüp büyümeyeceğini bilemezsiniz. Çok güzel hava şartlarında boy atıp serpilebilir veya bir fırtınada kırılabilir. Ve siz her ne olursa olsun; 'Olan hayırlıdır' deyip küsmeden, kırılmadan ve motivasyonunuzu düşürmeden hareket etmelisiniz."

Yani olanlardan değil, yaptıklarımızdan ve yapabileceklerimizden sorumluyuz. Çünkü olanlarla ilgili tesiri olan tek sebep biz değiliz. Muhatabımızın mizacı, kültürü, yetiştiği ortam, karşılaştığı insanlar gibi gibi sebepler değiştirmeye çalıştığımızın algılarını belirleyen önemli faktörlerdir. Bunun yanında bu saydıklarımız bizim de olaylara bakış açımızı belirler. Kısacası bizim algıladıklarımızla, doğru ve yanlış bulduklarımızla muhatabımızın doğru ve yanlış buldukları bambaşkadır. Fakat maalesef çoğu zaman muhataplarımızla ilgili şu cümleleri sarf ederken buluruz kendimizi:

"Aslında şöyle şöyle konuşması gerekir."

"Böyle böyle yapması uygun olur."

"Şunu şu şekilde yapmalı."

...

Hâlbuki ne yapabileceklerini, ne yapmaları gerektiğini, nasıl yapmalarının uygun olduğunu, aslında olması gerekenin ne olduğunu söyleyipdurmak yerine kendi yaptıklarımıza, yapabildiklerimize, yapabileceklerimize ve yapamayacaklarımıza odaklansak inanıyorum ki hem kendi adımıza hem aile ve toplumumuz adına büyük yol kat edeceğiz. Bu sayede de daha az yıpranacak ve daha güzel sonuçlar elde edeceğiz.