Kurallarımızı kim belirliyor?

Gelenek, görenekler, adetler...

Toplumdan topluma, yöreden yöreye, şehirden şehre, sokaktan sokağa hatta evden eve değişen yazılı olmayan kurallar belirliyor çoğu zaman "doğrularımızı ve yanlışlarımızı".

İnsanlara karşı yapmalıydı, yapmamalıydı, hata yaptı gibi söylemlerimiz çoğu zaman bu normlar sebebiyle oluşuyor. Ayrıntılı bir gözlem yaptığınızda eleştirinin, suizanın, gıybetin de buradan doğduğunu görüyorsunuz.

Gelin kaynana anlaşamıyor.

Karı koca anlaşamıyor.

Yüzükler atılıyor, boşanmalar sıklaşıyor.

Dünürler ceviz kabuğunu doldurmayacak sorunlarla uğraşıyor.

İnsan ilişkilerine dair ne tür problem varsa maalesef çoğu zaman işte bu yazılı olmayan, tamamen insan ürünü toplumsal kurallardan kaynaklanıyor.

Benim çocukluktan beri "doğru" kabul ettiğim bir kural başkası tarafından "yanlış"lanabiliyor. Ya da benim için yanlış olan bir şey muhatabım için doğru olabiliyor.

Peki ne yapmalıyız?

Bana kalırsa bu çeşitliliği bozmadan insanları orta noktada buluşturabilecek bir kurallar çerçevesi çizmek elzem gibi görünüyor. Geçici olmayan, herkes tarafından kabul gören, muhatabımızı da anlayabileceğimiz ve muhataplarımızca anlaşılmamızı kolaylaştıracak, toplumdan topluma, sokaktan sokağa, yöreden yöreye değişmeyecek kurallar ...

İşte dini kurallarinsanların yaşamlarını bu yönden de kolaylaştıracak, rahatlatacak bir yapıya sahip. Benim doğrum ya da senin doğrun yok. "Bizim doğrumuz" yani hak olan doğru var. Yanlış dediğimiz durumlar ortak.

Toplumumuz maneviyattan uzaklaştıkça maalesef ben ve senin çatışması her alana sirayet ediyor. Buna da kültür çatışması deniyor.

Evliliğimizde, ebeveynliğimizde, evlatlığımızda, arkadaş ilişkilerimizde... Maalesef insanın olduğu her alandan kültür farklılıkları kimi zaman geriye dönüşü olmayan problemler ortaya çıkarıyor.

O halde soralım kendimize: "İnsani ilişkilerimde benim kurallarımı kim belirliyor?"

Evlenirken soralım eş adayımıza: "Evliliğimizin kurallarını kim belirleyecek?"