Evlilik öncesi, söz, nişan, evlilik, düğün,hamilelik, doğum, misafirlik, ölüm...
Toplumun her alanında, her aşamasında karşımıza çıkan sözlü kurallar bütünü: Adetler, gelenekler, görenekler...
Ülkeden ülkeye, şehirden şehire, mahalleden mahalleye, köyden köye hatta sokaktan sokağa değişen yazılı olmayan kurallar...
Çoğu zaman toplumun düzenini sağladığını, insanları birbirine bağladığınıve kaynaştırdığını iddia ediyoruz bu toplumsal yasanın. Peki gerçekte öyle mi?
Çevrenize bir göz atmanızı rica ediyorum. Sorun diye nitelendirilen olaylara, durumlara bir bakalım. Problemin asıl kaynağı nereden geliyor?
Benim doğrumla, muhatabımın doğrusunun farklı olduğu ve bu farklılığı karşılıklı olarak kabul edemeyişimizden kaynaklanmıyor mu?
Eşleri birbirinden soğutan çoğu zaman adetler, gelenekler, görenekler değil mi?
Ya da dünürleri birbirine küstüren...
Anne, babaya, evlada düşman eden...
Akrabalar arasına mesafe koyduran...
Nesilleri birbirinden koparan...
Ortak noktada buluşturamayan...
Hatta kimi zaman da dine kafa tutan bu yazılı olmayan kurallar değil mi?
Doğru olan ben miyim?
Doğru olan sen misin?
Doğru olan o mu?
Yoksa biz mi siz mi onlar mı?
Hepimizin hepimizi ortak noktada buluşturma gücüne sahip kurallar bütününe ihtiyacımız var.