Hava Durumu

Emek verilen şey değerlidir

Yazının Giriş Tarihi: 09.01.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.01.2021 07:30

Üç kişi düşünün; üçüne de birer bahçe veriliyor. İlkinin bahçesi muhteşem güzellikte. İçinde çeşit çeşit meyve ağaçları, rengarenk çiçekler, şırıl şırıl akan bir süs havuzu, her yeriyle göz alıcı bir peyzaj örneği. İkincinin bahçesi ise tam tersine çorak, kupkuru ve bakımsız, iç karartıcı bir yer. Üçüncünün bahçesi de tıpkı ikincinin ki gibi çorak ve bakımsız. Muhteşem bahçeye sahip olan ilk kişi, hazır bulduğu bu bahçeye baktıkça sıkılmaya ve artık gördüğü manzaradan memnun olmamaya başlıyor. "Acaba meyve ağaçlarını söküp süs ağacı mı diksem? Artık bu çiçeklerden sıkıldım, yerine başka bitkiler mi eksem?" demeye başlıyor.

İkinci kişi ise, bir dönüp kurak bahçesine bakıyor, bir de dönüp muhteşem bahçeye sahip olan kişinin bahçesine bakıp iç çekiyor ve şansına kahrediyor, dertlenip şikâyet ediyor. Üçüncü kişi ise ilkinin bahçesinin güzelliğine bakıyor. Bir de dönüp kendi bahçesinin kurak ve bakımsız haline bakıyor ve kendi kendine düşünüyor; benim bahçem neden böyle harika olmasın ki? Ve kolları sıvıyor. Önce bahçesinin toprağını temizliyor, taşları toplayıp onlardan çevresine dizdiği küçük çiçeklikler yapıyor. Toprağını gübreleyip bakımını yaptıktan sonra, ilk bahçenin sahibi olan komşusunun söküp attığı çiçekleri ağaçları toplayıp bahçesine çok farklı bir şekil vererek ekiyor.

Onları sevgiyle sulayıp gözü gibi bakıyor ve bahçesindeki tüm bitkiler muhteşem bir güzelliğe bürünüyor. Bahçesini onca emek ve mücadele vererek yapan bu kişi oturup, eserini gururlanarak seyrediyor. Bu hikâyede size anlattığım bahçeler bizim hayatlarımız aslında. Kimimize hayatı, ilk bahçe gibi her şeyiyle muhteşem şekilde sunuluyor. Ama kişi hiç mücadele etmeden ve emek vermeden ulaştığı bu hayattan ve sahip olduğu güzelliklerden bir türlü memnun olmuyor ve devamlı daha fazlasını, daha güzelini istiyor. İkinci bahçedeki kişi ise hayatı hiç de istediği gibi olmayan ama değiştirmek için hiçbir şey yapmadan sadece başkalarının hayatına imrenerek ve şikâyet ederek yaşıyor.

Ama üçüncü kişi; ayağa kalkıp mücadele ediyor, başkalarının beğenmediğini nimet biliyor ve şikâyet edeceğine memnun olmadığı hayatını memnun olacağı bir hale getirip, hayatın asıl anlamını çözüyor. Hayat herkese altın tepside sunulmayabilir. Bunun için olduğumuz yerde oturup hayata mı küsmeliyiz? Peki ya hayatı altın tepside sunulmuş insanlar, o hayatın kıymetini ne kadar bilip şükrediyorlar? Bu hayatta en değerli olan, mücadele ve emek verilerek elde edilen, kazanılan şeylerdir. Varlığın kıymetini en iyi yokluğu yaşayan bilir. Başarı, kaybetmeyi tatmış insanlar için ayrı bir anlam ifade eder. O yüzden elimizdekine üzülüp şikâyet etmektense, onu güzelleştirmek için emek verelim. İşte o zaman bizim olan her şey değer kazanır ve güzelleşir buna emin olun!

Sağlıcakla ve farkındalıkla kalın.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.