'Türkiye' deyince gülen yüzler...

Kelimeler taşıdıkları ve aktardıkları anlamlarla hayatımızda yer edinirler. Kelimeler, sesler ve harfler dediğimiz bir takım sembolik işaretler değildir sadece. Onları hayatımızda vazgeçilmez kılan, taşıdıklar manalar ve o manaların bizdeki karşılığıdır.

Her kültürün kendine özgü ifade biçimleri dile, kelimelere, beden diline yansır. Bu, yaşadığı yerin dışına çıkıp başka insanlarla, başka kültürlerle karşılaşan herkesin şahit olduğu bir durumdur. Ancak bazen öyle kelimeler, öyle davranış biçimleri vardır ki onların hemen her dilde ortak bir anlam dünyası, ortak bir karşılığı vardır.

Bunun nasıl bir şey olduğunu anlamak için uzak diyarlara gitmek ve bizzat görerek, duyarak, yaşayarak tanıklık etmek gerekir.

Bu yazıyı şu anda cep telefonunda, dokuz günlük bir seyahat için geldiğim Batı Afrika ülkesi Togo'nun başkenti Lomé'den Fildişi Sahili'nin başkenti Abidjan'a giderken uçakta yazıyorum.

Bir başka konuya odaklanmıştım ve o konuda yazmaya düşünüyordum ancak Benin ve Togo'da yol boyu karşılaştığım ve yaşadığım birkaç küçük olay bu yazıyı yazmamı gerekli kıldı.

Yaşadıklarımı, Türkiye'den Afrika'ya gelen ve insanla, çevresiyle ilgili olan ve ön yargılara mahkûm bir bakış açısına sahip olmayan hemen herkes yaşamıştır.

Yolda, kaldırımda, otelde, havaalanında, çarşıda, pazarda farklılığınızı fark ettirme çabası içinde olmadığınız sürece -Afrika'da siz her zaman beyazsınız ve zihinlerdeki beyaz imajına siz de dahilsiniz- sizin renkleriniz farklı olsa da insan olmak ve Adem'in evlatları olmak konusunda birimizin diğerinden hiçbir farkı yoktur.

Farklılık, farklılığı hissettirmeyi gerektirmez.

Anahtar kelime Türkiye!..

Derinizin farklılığıyla dikkat çektiğiniz bir ülkede size yönelen tüm bakışların bir anda tereddütten ve tuhaflıktan tebessüme dönmesini sağlayan kelimedir Türkiye.

"Hey Beyazlar!" diye başlayan seslenişler, "Türkiye" cevabıyla tebessüme ve ardından "Turc", "Recep Tayyip Erdogan", "İstanbul" kelimeleriyle sıcaklığa; birkaç takım ve futbolcu ismiyle birlikte muhabbete dönüşmektedir.

Coğrafi sınırlar cismen yaşadığınız yerleri, gönül coğrafyası ise bilindiğiniz, tanındığınız, sevildiğiniz yerleri gösterir.

Farkında olalım ya da olmayalım, Türkiye sadece bir ülkenin adı değil; uzattığı elle, yardımsever insanının gönlünde taşıdığı sevgiyle uzak diyarlardaki insanların gönlünde yer edinmiş bir sevginin, bir tebessümün adıdır.

O diyarların insanları, yöneticileri kendileriyle aynı düşünsün ya da düşünmesin, yüzlerine yansıyan bir tebessümü her dem taşımaktadırlar; yeter ki bu tebessümü soldurmak isteyenlere fırsat vermeyelim. O tebessümün devamı, gönül köprülerinin sağlam ayakları için çalışan başta Dışişleri olmak üzere TİKA, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığıyla bütün STK'larımıza bu zorlu coğrafyadaki çabalarından dolayı müteşekkirim.

****************

İnandığı dava uğruna zalimlere boyun eğmeyen Mısır'ın ilk ve tek seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin vefatı bizleri hüzne gark etmiştir. Allah ona rahmet eylesin.

Vefatı inşallah ümmetin birliğine ve dirilişine vesile olur.