Hava Durumu

"İlmi ile âmil olmayan âlim elinde meşale tutmuş âmâya benzer."

Yazının Giriş Tarihi: 22.05.2019 06:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.05.2019 06:58

İkibinli yıllar, önceki yıllara oranla teknolojinin insan hayatında belirleyici etkisinin daha da arttığı ve gittikçe de artacağı günlere işaret etmektedir. Her çağın kendine özgü öne çıkan yönleri vardır ve bu yönler o dönemi tanımlayan birer tarihsel gerçeklik olarak önümüze gelir. Bunu söylerken elbette kayıtlara geçenleri ve bir insanlık mirası olarak aktarılanları kastediyorum.

Tarih, aslında yazılı olarak kayıtlara geçmeyen ancak sözlü tarihin zihinlere nakşettiği kimi gerçekliklerin de nesiller boyu aktarılmış yaşanmışlıklarıyla anılan bilgileri de önümüze koyar. Bu türden bilgiler genel olarak "folklor" (halk bilgisi) olarak adlandırılır.

Halk bilgisi, bilgiyi yaşanmışlıkla meczeden insanın hayattan aldıkları ve edindiklerini; bilgisiyle, düşünce boyutunda, duygusal ve daha da ileri boyutta "hissi kablel vuku" denilecek türden sezgilerle harmanlayıp sergilediği bilgi olarak da tanımlanabilir.

Bu tanımın, Anadolu coğrafyasında, firaset ve basiretle kendini gösteren irfani boyuta ulaşması da ancak iman, ilim ve amel boyutlarının bir arada bulunmasıyla gerçekleşir.

Yazımızın başlığında yer alan veciz ifade bir Afrika seyahatinde Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bulunduğumuz sırada tanıştığımız, bilgi ve düşünce yapısıyla, bilimsel kimliği ve sahip olduğu patentleriyle tanışmaktan mutluluk duyduğum, saygıdeğer bir bilim adamının,kendisiyle yaptığım sohbet esnasında doğaçlama olarak söylediği bir sözdür.

Almanya'da uzun yıllar üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmış, uçak motorları da dahil makine mühendisliği alanında birçok patentin sahibi bu değerli bilim adamıyla yaptığımız sohbet yine bizzat kendisinin söylediği şu cümleyi olabildiğince doğrular nitelikteydi:

"Alim söylediğini bilir cahil bildiğini söyler."

"Kemeseli'lhimar..."

İnsanın, bilginin her türlüsüne çok kolay ulaşabildiği, bilginin görsel ve işitsel olarak tüketilebilecek bir nesne haline geldiği günleri yaşıyoruz. Bilgi, gündelik hayatımızda ihtiyacımız olanı gidermemizde, sorunlarımızın çözümünden yeni çözüm alanları oluşturmaya kadar birçok noktada bize ışık tutarken bugün, bilginin çok kolay ulaşılabilir, paylaşılabilir, yararlanılabilir olması, hayata ilişkin sorunlara kendisiyle çözüm üretilebilir olmasınında ötesine geçerek paylaşılan, söylenen, aktarılan bir meta haline gelmesine yol açmıştır. Bildiğiyle amel etmek, öğrendiklerini hayata aktarmak ayrıcalıklı bir davranış biçim olarak dikkat çeker hale gelmiştir.

Bilginin endüstrileşmesinin ötesinde bir bağlamı kastederek söylediğim bu durum, bilgi tüketiminin ya da bilgi hamallığının, Kur'an'daki ifadeyle, "kitap yüklü eşekler..." tanımlamasının karşılığıdır.

Nitekim bilgiyi taşımakla, bilgiye sahip olmakla, bilgiyi elinin altında ya da evinde bulundurmakla ilim adamı olamayacağınız gibieğer bilgiyle, hayatın pratiğine ilişkin çözümler üretmez, ondan gerektiği gibi yararlanmaz ve ilminizle amel etmezseniz, elinde meşale tutan bir âmâdan farkınız kalmayacaktır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.