Bir ihanet kalkışması ve bir destan: 15 Temmuz

15 Temmuz 2016 gecesi, bu topraklarda gerçekleşen en büyük ihanetlerden biri olarak tarihe geçmiştir.

40 yılı aşkın bir süredir milletin maddi ve manevi birçok değerini istismar edenlerin; sığındıkları, bir arada yaşamaktan mutlu oldukları emperyalist güçler adına hareket edenlerin yaptığı ihanet kalkışmasının adıdır 15 Temmuz.

Görünüşte dini bir cemaat, bir hizmet hareketi olarak kendilerini tanımlayan bu örgüt, 15 Temmuz 2016'da 251 insanımızı acımasızca katletmiştir. Üç bine yakın insanımız bu hain örgütün zihinleri ve bedenleri esir alınmış mensuplarınca 15 Temmuz gecesinde meydanlarda direnirken gazi olmuştur.

15 Temmuz,güç ve iktidar sahibi olmak için hemen her şeyi meşrulaştıranların nelere yol açabileceğini göstermiştir.

15 Temmuz, bu ülkeyi içeriden ve dışarıdan kuşatarak, kendi amaçlarına hizmet edecekleri kişileri iktidara getirmek için, bu ülkenin en önemli değerlerini istismar ederek varlığını sürdürenFETÖ örgütü adlı dini görünümlüyapıya "görevi tamamla" emrini verdikleri gecenin adıdır.

15 Temmuz, bazen insani yardımbazen askeri yardımmaskesi; kimi zaman da STK adı verilen gönüllü istismar merkezlerinin destekçisi maskeleri takan emperyalizmin, dini maske takan gönüllü ajanlarının ihanetlerini açığa vurdukları gündür.

15 Temmuz'da darbeye kalkanlar, inanç değerlerini kullanarak, bu ülke insanını ayrıştırmayı 40 yılı aşkın bir çabayla eğitim, altın nesil, abiler, ablalar, sınavlar, sızıntı, hoca efendi, biat, uhuvvet vb. birçok kavramı alt üst ederek başarmışlardır maalesef.

İnancını, kimliğini, kişiliğini başkalarına emanet edenler onların kurşun askeri olacaklarını bilmelidir.

15 Temmuz ihanet kalkışması bize sahip olduğumuz değerlerin önemini kavramamız gerektiğini ve bizzat o değerlerin gerektirdiği şekilde sahiplenilmesiyle anlamlı olacağını; aksi takdirde ehliyet ve liyakatin önüne geçirilen hassasiyetlerin ve başkalarına teslim edilen değerlerin her zaman, her şekilde ihmal ve istismar edileceğini göstermiştir.

15 Temmuz ihaneti bize, bir yeri işgal etmek için önce zihinlerin işgal edildiğini göstermiştir. Eğer ait olduğumuz değerleri, geçmişten bugüne varlığımızı anlamlı kılan değerleri ihmal eder, sahiplenmez ve gereğini bizzat kendimiz yapmazsak her an başka ihanet kalkışmaları yaşamamız mümkündür.

15 Temmuz, bedenleri ve zihinleri işgal edilmemiş bir ülkenin güzel insanlarının, zihinlerini ve bedenlerini başkalarının işgaline bırakmış insanlara karşı mücadelesi olarak tarihe geçmiştir. Ve 15 Temmuz vatan sevdalılarıyla vatan hainlerinin bir gecede birdenbire karşı karşıya kaldıkları gecenin adı olmuştur.

15 Temmuz, sadece darbeye karşı bir duruşdeğil, aynı zamanda açlığa sessiz kalıp silahlanmaya çalışanlara;zulme, haksızlığa, adaletsizliğe karşı "dünya beşten büyüktür" diyenlerin duruşudur.

Bir daha bu tür ihanetleri yaşamamak için değerlerimize bizzat kendimizin sahip çıkması gerektiğini hatırlatmak isterim. Bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimizi de hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.