Hava Durumu

Bir ihanet, bir millet ve bir destan: 15 Temmuz Milli Birlik Günü -2 -

Yazının Giriş Tarihi: 24.07.2019 06:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.07.2019 06:50

Ülkemizin dünyada çok az ülkeye nasip olmuş zenginliği ve kültürel mirası, bu ülkede yaşayanları, eğer anlamı ve önemi kavranırsa, hep birlikte daha güçlü kılmaya; eğer bu anlam ve önem anlaşılmaz ve ayrılığa giden yolda kışkırtmaların bir alanı haline getirilirse; bozulmaya, çürümeye ve yok olmaya gidecektir.

Başta ABD olmak üzere ekonomik ve askerî açıdan güçlü ülkeler, görünüşte küresel ittifak olarak dillendirilse de; soğuk savaş sonrası stratejilerle egemen güçlerin çıkarları uğruna dünyanın hemen her coğrafyasında içeriden ve dışarıdan yaptıkları kurgularla, bir tür sömürge valiliği yöntemiyle ülkelerin yönetimlerini ele geçirme amacını hep canlı tutmuşlardır.

Arap baharıyla başlayan sürecin birden Arap sonbaharına dönüşmesi, ABD ve Batılı ülkelerin ittifak ilişkileri dışında, o ülkelerin halklarına yönelik bazen kamu diplomasisi bazen doğrudan diplomatik çoğu zamanda uluslararası istihbarat faaliyetleri çerçevesinde yaptıkları eylemlerin bir sonucudur.

ABD ve Batılı birçok ülke, Orta Doğu coğrafyasında varlığını, "Vaat edilmiş topraklar (Arz-ı Mevud)" anlayışıyla devam ettiren İsrail'in çıkarlarını korumaya odaklı politikalarla bölgedeki diğer ülkeler üzerinde ekonomik ve askeri baskı oluşturmaya, bölge ülkeleri ve insanlarını diplomasi ve kamu diplomasisinin her türlü enstrümanını kullanarak egemenlikleri altına almaya çalışmışlardır.

Tunus'ta başlayan ayaklanmaları, Türkiye'deki "Gezi Kalkışması" benzeri olaylarla medyanın ve sosyal medyanın manipüle edici gücüyle bölgenin diğer ülkelerine yaymayı başarmışlardır. Libya, Mısır, Suriye ilk düşürdükleri ülkeler olmuştur. Düğmesini ellerinde bulundurdukları sosyal ağlar üzerinden istemedikleri içeriklerin yayılmasını engelleyerek, istediklerini de olabildiğince ve kat be kat dolaşıma sunarak, üzerinde uzun süredir çalıştıkları ve çok yakından tanıdıkları toplumları manipüle edip sokaklara dökmeyi başarmışlardır. İç kargaşayla karıştırdıkları ülkeleri, Mısır örneğinde olduğu gibi, kurtarıcı rolü biçtikleri darbecilerle destekleyerek, "sevimli darbeler", "sevimli darbeciler" olarak kucaklamışlardır.

Libya, Mısır ve Suriye'de yaptıklarını, 15 Temmuz'da Türkiye'de de yapmak istemişlerdir. Medya, sosyal medya ve STK görünümlü demokrasi kılıfı geçirdikleri yeni savaş stratejilerinin arzulanan sonuca ulaşması için amaçlarına hazır kitleler oluşturmayı başarsalar da, Türkiye'nin diğer bölge ülkeleri gibi bir ülke olmadığına da yine 15 Temmuz'da yakinen şahitlik etmişlerdir.

Türkiye'yi, uzun geçmişe dayanan imparatorluk tecrübesinin taşlara, dağlara, ovalara, toprağa yansımış kokusunun bedenlerde ve ruhlarda oluşturduğu mayayı yok sayarak, savaş oyununda masada bulunduranlar, Osmanlının son zamanlarından iki binli yıllara kadar yaptıklarını 15 Temmuz'da da yapacaklarını düşünmüşlerdir.

15 Temmuz ihanetini gerçekleştirenler ve bu ihaneti sahiplenenler, sadece bir ihanetin değil aynı zamanda bir maya bozukluğunun da sahipleridir. Beden ve ruh olarak bu ülkeye, bu ülkenin geçmişten günümüze getirdiklerine sahip olamayanlar, sabinin sesi olan bir hainin, salya sümük konuşmalarının esiri olmuşlardır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.