Sizce kim haklı?

Ortalık alev alev!

Hem de fena halde.

Bir köşede Adnan Örnek, diğer köşede Selçuk Erdoğan!

Birisi caminın eskimeyecek kadar değerli bir isimi, diğeri kulüpte henüz dizginleri yeni eline almış olan çok taze Sportif Direktör!

Peki, bu ikilinin alıp veremediği ne olabilir ki!

Üstelik durduk yerde!

O halde neler olduğuna hemen göz atalım.

Lakin!

Yazıya önce Bursaspor'un yeni Sportif Direktörü Selçuk Erdoğan'ı tanıyarak başlayalım.

Kimdir bu adam?

Kimin fesi, hangi ovanın nefesi, nerenin efesidir acep?

Geçmişi nedir?

Ya kariyeri?

Hemen tarayalım.

Selçuk Erdoğan, 1990 yılında Konya'da dünyaya geldi. Yani 29 yaşında. B lisanslı antrenör rozetine sahip olan Erdoğan, bir dönem Portekiz'in klas takımı Porto ve İngiltere'nin Watford gibi takımlarının radarına takılmasına rağmen bu kulüplerle anlaşma sağlayamamıştır. Bir süre sonra La Liga ekiplerinden Getafe ile anlaşmak için İspanya'ya davet edilen Selçuk Erdoğan, görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasının ardında ülkeye geri dönmüştür. Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nin 1.'likle bitiren genç futbol adamı, aynı okulda yüksek lisansını da tamamlamıştır. Antrenörlük stajını da Atletico Madrid'te tamamlayan Erdoğan, 4 dil bilmektedir.

Açıkçası fena olmayan bir geçmiş.

Etkileyici mi?

Ehh işte!..

Peki Erdoğan, Adnan Örnek'i bu denli öfkelendirecek ne söylemiş olabilir diyebilirsiniz.

Onu da bulduk.

Açıklamaları arasından cımbızla çektik.

Kulübün çiçeği burnundaki genç Sportif Direktörü Selçuk Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Bursaspor TV'ye yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

'Benim hayalim Vakıfköy'den dünyaya bir kapı açmak. Kolay olmayacak. Özellikle son dönemlerde oyuncuların futbol yapısı ile ilgili sıkıntıları var, burayı aşabilirsek umudum çok yüksek'...

Aslında uzunca uzayan açıklamanın kısacık özeti birkaç cümleden ibaret.

Geçmişe bir parça sitem!

Biraz dokundurma!

İnceden giydirmeye teşebbüs var gibi.

Gibi gibi...

Ve Adnan Örnek!

Duydu, dinledi, hissetti, algıladı ve o da Selçuk Erdoğan'ın bu söylemlerine karşı duyarsız kalmayarak hemen karşı atağa geçti.

Dedi ki;

'Sen geçen sene Samet Hoca'nın ekibinde değil miydin? Biz bu gençlerle düşmeyiz tahtayı açmaya gerek yok diyen siz değil miydiniz? Profesyonel takımların altyapılarında bile çalışmaya iznin olmayan B diplomanla sen ne ara altyapı uzmanı oldun ne ara futbol uzmanı oldun bunca yıl emek veren antrenörler hiçbir şey yapmadı öyle mi?'

Çok fenaaa!

Hani derler ya hep kavgada bile söylenmeyecek sözler bunlar!

Ve şimdi!

Sizce kim haklı?

Ya da bu tatsız, bir o kadar da gereksiz atışmaya gerek var mıydı?

Ya da bunun zamanı mıydı?

Ne dersiniz?

O halde yazmak, sormak, köşeye taşımak bizden, takdir sizden olsun...