Camia olarak hepimiz bir parça gerginiz.
Fincanda köpürecek, dudaklarda bükülecek, dillerde tükenecek ve hatta kelimelerde atarlanacak kadar gerginiz hem de...
Nasıl olmayalım ki!
Zira sezonun başlamasına artık sayılı haftalar kaldı.
Ortada açılmayı bekleyen tahta, Özlüce'de resmiyete dönüşemeyen transferler ve sezon sonunda bir türlü adını dahi koyamadığımız hedefin ciddi kaygısı herkesi bir hayli tedirgin etti.
Nasıl etmesin ki!
Ha bugün, ha yarın!
Söylem bu da!
Da'sıı...
Hani eylem?
Onu tahtayı delercesine bekliyoruz işte...
Bu arada Başkan bu konuda Ağustos ayının ilk haftasını işaret etti. Kurduğu her cümlesine yeni sezona dair umutlar ekledi.
Açıklamaları çok yeni, çok taze!
Umarım dediği gibi de olur.
Yoksa vay halimize!
Ki ne vahlar, derin çığlıklarda saklı ne eyvahlar!
Hani oldu da transfer tahtası açılmaz ve diyelim ki sezona mevcut olan bu malzemeyle başlarsak, işte o zaman bizi elek yaparlar.
Açık söylemek gerekiyorsa;
Biz bu gençlerle ligin madarası, ülkenin makarası oluruz!
Neden mi?
O kadar çok neden var ki...
Tamam!
Gençlerde istek var.
Var da...
Lakin, tecrübe yok!
Takımda iki yana, üç öne, bir araya pas atacak klas ayak yok!
Gol pozisyonu üretecek, kanat organizasyonu düşünecek, kaleye şut vuracak yıldızın yok!
Eee?
Geriye ne kaldı ki?
Bu konuda kızmak, darılmak, gücenmek yok!
Zaten ligin ilk 8 haftası çok önemli. Nasıl başlarsan öyle gider. Menüde Karagümrük, BB Erzurumspor, Akhisar, Eskişehirspor, Adanademirspor, Balıkesirspor ve İstanbulspor var. Eğer bu zorlu sınavlarda sepete en az 20 puan atamazsan, lige erken havlu atarsın.
Duam ve tüm kentin duası transfer tahtasının bir an önce açılması!
En az 7 veya 8 futbolcu takviyesi bu sandalı karşı kıyıya kadar götürür. Baktık kürekler kısa geliyor, o zaman devre arasında birkaç transfer daha zorunlu ihtiyaç demektir.
Öyle ya da böyle!
Ne fark eder?
Yolun sonu ait olduğumuz lig olsun yeter.
İşte bu hayalle yaşamak ömre bedel...