Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

"Yazı" meselesi

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2024 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.12.2024 14:03

Oğlum, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni televizyonda adı geçince öğrendi. Anlamadı haliyle ne olduğunu, sordu bana. Bende dilim döndükçe onun anlayabileceği en sade şekilde anlattım.

Ardı ardına birçok soru sordu cevapladım. Her cevabımdan sonra gözleri olabildiğince açılarak beklemediğim acayip bir şaşkınlık yaşadı.

Bir süre öylece oturdu hiçbir şey demeden.

Sonra şaşkınlık sırası bana gelmişti. Bu kadar tepki vereceğini şaşıracağını düşünememiştim.

Alıştık ya biz hikayeye hatta yaşadık ya bana normal gelmeye başlamış. Böyle de bir tepkiyle karşılaşınca şaşırdım haliyle.

Sonra durdum bir düşündüm, kendime güldüm. İnsanoğlu her şeye alışıyor. Bir de kendi şaşılacak halime bakmayıp karşımdakine şaşırıyorum neden böyle tepki veriyor diye.

Onun çocuk beyninde neler döndü kim bilir o an.

Bir soruyla bölündü şaşkınlığı ve "Düşmanlar buraya kadar nasıl girdi?" dedi sonra bana.

Düşüne düşüne birkaç şey söyledim. Hadi şimdi çık işin içinden çıkabilirsen.

En son mesela "Suriye’de böyle oldu ilk dedim. Kendi aralarında anlaşamadılar, sonra savaş çıktı, buna iç savaş deniyor işte."

İnsanın kendi söylediği de kendine şaşkınlık yaratır mı? Ben de kendi ağzımdan çıkan örneğe şok oldum yine.

Aaa evet bizi Suriye gibi yapmak istediler. Şu an muvaffak olsalardı şayet biz kendi kendimizi yemiş bitirmiştik belki de.

Gitsinler diye dört gözle beklediğimiz insanların yerindeydik belki de... Onların kaç katını yaşıyorduk kim bilir.

Karşılıklı şaşkınlıklarla bakıştık oğlumla. Baktım işin içinden çıkamayacağım, onunda soruları bitmeyecek, kalktım bir işle uğraşmaya başladım, dikkati dağıldı. Ama biliyorum bunu unutmayacak ve ara ara aklına gelip soruları olacak bize.

Kısa bir müddet düşündüm. Sonra ne yollar ne absürt olaylar silsilesine maruz kalmışız.

Geçip gittiği için rahatız ama çok kötü bitebilecek ihtimallerin ucundan dönmüşüz meğer.

Kaç sene geçmiş mesela üzerinden ama hala o görüntüleri görünce tüm o yaşananlara şok oluyorum. Olayın sıcaklığı ile o an pek bir şey anlamadık işin aslı sular durulunca ortaya çıktı.

Beni en çok tankın üstündeki çekmeyin abi beni annem çok üzülür beni görünce diyen tazecik askerin çaresizliği mahvetmişti. Kaç can yandı kaç can gitti?

Bugünden sonra da beni hiç tahmin etmediğim üzerine düşünmediğim bir sorun bekliyor. Aslında hepimizi bekliyor.

Bunu çocuklara nasıl anlatırsın? Hayallerini, ümitlerini yıkmadan nasıl açıklarsın? “Kendi askerimiz” cümlesini nasıl kullanırsın?

Bugün oğlumun gözlerinde gördüm ben ne büyük hayal kırıklığı yaşayabileceğini. Çünkü onun dünyasında böyle bir şeyin ihtimali bile yok. Böyle bir şey yok.

Onun dünyasında çok ütopik yerlerde asker dediğin şey.

Aslında normal şartlarda da bu durum açıklaması yok ama devletler mahvolabiliyor bunun yüzünden. Yakinen biliriz ve hala görüyoruz maalesef.

Bir millet nasıl yok oluşa sürüklenir, nasıl darmadağın olur, bir ülke nasıl bölünür, kurtların sofrasına nasıl meze olur Suriye’den aşinayız.

Bizse bu ihtimalin kıl payı ucundan dönmüş bir milletiz. Beterin beterinden dönmüşüz de anlamamışız.

Bir milletin devletin başına gelebilecek en kötü yazı, kendi yüzünden mahvoluşudur herhalde.

Allah hayırlı yazılar yazsın bu milletin çocuklarına.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.