Hava Durumu

Varlık içinde yokluk

Yazının Giriş Tarihi: 15.08.2024 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.08.2024 13:41

Öyle güzel ki bu benim memleketim. Her köşesi her detayı her adımı ayrı cezbedici. İnsanın her noktasına şükredesi geliyor.

Yani koskoca dünyanın buralara gelip de gıpta etmesi çok beğenmesi özenmesi arzulaması abes değil anormal hiç değil.

İnsan "ege"ye doğru kayınca diyor ki buralar böyle gözümüzü alıyorsa kim bilir cennet nasıl bir yerdir.

İnsanın hayal gücünü zorlayacak daha da fazlasını hayal ettiremeyecek kıvamda bir memleketim var. Varmış...

Daha yeni görmek nasip oldu. İşte buna öyle üzülüyorum ki. Dünyanın bir ucundan insanlar kalkıp benim topraklarımı gezebiliyor da ben ege ye 30 umdan sonra inebiliyorum.

Anlatabileceğim tasvir edebileceğim bir kelimem yok bu durumu, o kadar can sıkıcı ki.

Halbuki bu topraklarda yaşayan herkesin hakkı buraları görmek.

İlk masmavi denizi gördüm ki ben mavinin bu tonunu ilk defa görüyorum, öyle güzel bakarken içim gitti. Dedim ki " annem sevmez mi buraları sever hem de ne sever,güzel olan her şeyi çok sever o. Ya babam gözü gönlü açılır adamın, buraların güzelliğinden gözleri dolar o biçim sever."

Bir anda ikisininde yüzü gözümde canlandı. İçim burkuldu.

Ama hiç kısmet olmamış nasip olmamış dünya telaşı geçim kaygısı ekmek kavgası derken sıra gelmemiş hiç bir şeye. Niye? Çünkü bize lüks...

Bizim hakkımız değil buraların tadını çıkarmak. Bizim geçinmek gibi önemli işlerimiz var.

Baksan 3 günlük dünya, ne kadar çok şey gördün o kadar kârdasın ama... İşte orası koskoca bir AMA...

O kadar yol yorgunluğuma rağmen 6:30 da sabahın ilk ışıklarında suyun kenarındaydım. Çünkü hiç bir anını kaçırmak istemiyorum.

Zamanın hiçbir dakikasını ziyan etmek istemiyorum. Öyle kıymetli ki benim için. Sanki baktıkça o güzelliklere ömrüme ömür katılıyor sandım öyle mest oldum.

Yol boyu eşimle tek konuştuğumuz konu belki de tek bir konuydu. " çok şanslıyız aslında, dünya insanın kaçına nasip oluyor böyle topraklar, böyle güzellikler, farkında olmamız lazım kıymetini bilmek lazım..." diye konuşa konuşa yol gidiyoruz. Sonradan aklıma geldi insan gör(e)mediği hissedemediği yaşayamadığı şeyin kıymetini bilebilir mi hakikaten?

Canım ülkemin insanın yüzde kaçı gezip memleket görebiliyor. Sadece son bir kaç yıldır tatil anlayışı yüklendi bize. İşte oda elimizden geldiğince taviz vere vere başka bir şeyleri talore ede ede. Yoksa olacak iş değil.

"Varlık içinde yokluk çekmek " deyiminin canlı ornekleriyiz biz,hemde ülkece.

Hem var hem de bizim ama sözde...

Herşey sözde... Var olması da yetmiyor bize bir de elde edebilmek önemli. O da öyle zor ki.

Öyle zorlaştırdılar ki her şeyi, insan bir yere adım atmayı on kere düşünür duruma gelebiliyor çoğu zaman.

Halbuki insanın yaşadığı sahibi olduğu toprakları tanıması en birinci hakkı olmalı. Buralar da benim diyebilmeli, dünya gözüyle görebilmeli, yaşayabilmeli.

Sevinçliyim ama buruğum da aynı zamanda.

Zaten ağzımdan çıkan ilk cümle "yani bu yaşa mı gelmeliydim buraları görebilmek için"

Öyle geç geldi ki bana. Halbuki daha önce görmek yaşamak tatmak isterdim bu zenginlikleri bu güzellikleri. İçim acıdı, kendime üzüldüm bir anda. Sonra da işte tüm ülkeme...

Çok acınacak haldeyiz.

Bu kadar zor olmamalı her şey.

Tüm bu güzellikleri içinde barındıran memleketim bu kadar çabuk yıpramamalı bizi, halbuki tam tersi olmalıydı. Bu cennet vari yerler ömür uzatmalıydı.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.