Hayat, bu aralar hepimize kendimizi sorgulatırken artık alıştığımız ne varsa eğreti durmaya başladı, değil mi?
Yalnız olmadığımı düşünüyorum, zira her şey gözüme gözüme batıyor.
Günlük kavgalar, gürültüler, anlaşmazlıklar, olaylar… Kısacası tüm kaos gözümde bir hiç değerinde. Gereksiz, zaman kaybı, önemsiz… Boşa harcanan bir ömür ancak. Hele ki siyaset…
Şu sıralar her şeyi çöpe atasım var.
Öyle gereksiz polemikler, saçmalıklar, çocukluklar… Hem de koca koca sakallı, bıyıklı adamlar tarafından icra ediliyor tüm bunlar. Deliriyorum.
Görecek gözüm, duyacak kulağım, anlayacak beynim yok. Onlara yer kalmadı. Kalmasın da zaten bundan sonra.
Allah’ım, edilen kavgalar, yapılan konuşmalar, ağızdan dökülen laflar… Zaten hali hazırda uyuşuk olan beynim iyice uyuşuyor.
Konuşan o kadar çok ki ama edebiyle susan bir tane bile yok.
Susan, az ve öz konuşan insana hasret kaldı bu bünye. Öyle ihtiyacımız var ki… Şaşılası.
Her kavga, her “önemli” denilen konu bana saçma gelmeye başladı. Acaba diyorum, problem bende mi sadece? Çünkü millet patır patır, çatır çatır, orada burada var gücüyle konuşuyor, anlatıyor, tartışıyor.
Acayip acayip hâl ve hareketler herkes de.
Yok, sadece insanlar anormal değil. Olaylar da anormalleşmeye başladı.
Aklımızla, fikrimizle dalga geçiliyor resmen.
Kimseyi ne göresim ne dinleyesim ne anlayasım var. Hatta empati kurasım bile yok.
Tahammülün “t”si kalmadı bende.
Her şeyi, herkesi geçiştiriyorum. Dinliyormuş gibi yapıp ilk fırsatta da kaçıyorum.
Tartışma programlarına zaten uzun zamandır tahammülüm yok, oralara uğramayalı bayağı oldu. Hiç ama hiç kafam kaldırmıyor.
İşin kötüsü, dizi de izleyemiyorum artık. Bir tanecik bile takip ettiğim, oturup izlediğim bir yapım yok.
Hepsi birbirinden beter. Rezillik, rüsvalık kaynıyor her biri.
Ancak arada sırada film… Onda da ya komedi ya aksiyon. Çocuklardan ötürü de anca animasyon.
Dram uzun zamandır hayatımda yok. Oralara hiç giremiyorum. Eskiden olsa çatır çatır izler, hakkıyla da ağlar, rahatlardım.
Şimdi ödüm kopuyor yanlışlıkla denk geleceğim diye.
Hayat zaten yeterince dram, bir de uyarlamasını hiç kaldıramayacağım.
Haberleri de işte… Denk gelmişsem, göz ucuyla şöyle bir bakıyorum, bi’ beş dakika, daha fazlasını sinirlerim kaldırmıyor.
Haber sitelerine de artık alışkanlıkla, istemsizce açıyorum. Ama orada da ele avuca gelen bir şey yok gözümde.
Bu arada, yazdıkça anladım ki galiba problem gerçekten bende.
Hiçbir şeyi beğenmiyorum ya ben.
Herkes salak, bir ben akıllı olamayacağına göre…
Kendime mukayyet olmam gerek sanırım.
İçimde bir yerlerde işler iyiye gitmiyor gerçekten.
Bu kadar her şeye tahammülsüz olmak hiç hayra alamet değil.
Ya hakikaten bende okkalı bir sorun var…
Ya da gerçekten bu gidişat çok saçma.
İnsanların takıldığı konular, tartıştığı meseleler, olaylar, icra ettiği davranışlar…
Ortaya koyulan çözümler ya da çözüm gibi gözüken saçmalıklar…
Öyle gözüme batıyor ki… Daha önce batmayan da batıyor artık.
Kimse yok gözümde.
İnanç, güven, samimiyet, hakkaniyet gibi erdemler, başka diyarlara göçtü sanki.
Böylesi de zormuş.
Bir dalı olmalı insanın tutunacak.
Her şeye bir hiç gözüyle bakmak, azıcık çöküşe, içe dönüşe, samimiyetsizliğe, güvensizliğe yol açıyor.
Bu da insana iyi gelmiyor.
Pek iyi değilim anlayacağınız.
Memleketim de iyi değil.
Dünya da iyi değil…