Ramazan...

Ne büyük lütuf aslında bize. Bahşedilmiş hediye. Ama biz kıymetini bilmiyoruz. Hikmetini araştırmıyoruz. Neden farz kılındı? Sadece aç kalalım diye mi? Hiç düşünmüyoruz. İşin içinden hemen sıyrılıp çıkmak kolayımıza geliyor. Bende araştırmazdım ne nedir neden vardır neden yapmak zorundayız? Akıl artık biraz daha oturunca araştırma isteği duyuyorsun. Evet gönülden inanıyorsun... İnandığım için de bir hikmet olmalı bunda diyorsun. Sonra zaten çıkıyor karşına hikmetleri, nimetleri... Yeter ki inan. Var bir şey muhakkak. Sadece boşu boşuna aç kalmak değil mesele olmamalı. Bir nedeni var. Olmalı. Ben bilmiyordum mesela vücudun da yorulduğunu, dinlenmeye, nefes almaya ihtiyacı olduğunu. Bunu her sene mutlaka yapmak gerektiğini. Aslında orucun tam da bu işe yaradığını. Mecburiyeti olduğunu sağlıklı yaşamak istiyorsan tabi. Bedenin de dinlenmeye ihtiyacı olduğunu.

Bir boşluğa nefes almaya rahatlamaya boşalmaya temizlenmeye gerek duyduğunu. Orucu biz sadece Allah'ın emri diye tutardık. Bilmezdim ki bir hikmeti bir nedeni var.

"Oruç tutunuz sağlıklı olunuz"

"Oruç tutunuz sıhhat bulursunuz"

Düşünmüyoruz... Neden söylendi bunlar neden gerek duydu Resul...

8-16 saat sindirim cihazının, karaciğerin dinlenmesi kendi kendini toparlaması büyük bir faydadır.

Az yemek ve itidal ile yaşamak sonucu oruç tutanlar genellikle ramazanda bir kaç kilo zayıflarlar. Bu suretle 11 ay zarfında vücutta depo edilen zararlı yağlar erimiş olur. Bu ise asrımızda herkese tavsiye edilen en mühim sağlık kuralıdır. Çünkü şişmanlık şeker hastalığına pek yakındır. Ayrıca damar sertliği, kalp hastalığı, tansiyon yüksekliği ve buna bağlı pek çok hastalığa müsait bir zemin hazırlar.

Demek oluyor ki oruç, bütün bu dertlerden insanı koruyucu bir etki yapar.

1940 Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan ünlü bilim adamı, Dr. Alexis Carrel (Aleksi Karel) "L'Hamme, Cet İnconnu" adlı eserinde, 'oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını, sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu ve orucun sağlık bakımından çok yararlı' olduğunu söyler.

Bu böyle uzayıp gidiyor. O kadar çok sebebi nedeni hikmeti var ki...

Bir de bunun tıbbını geçtim birde gönül-ü var. Verdiği huzuru verdiği rahatlaması eee ne oldu stres de kalktı gitti. Bir inansak. Bir güvensek. Ya geçtim sadece araştırsak yeter.

Ben şeyi de merak ederdim hep neden oturup da su içmeliyiz. Sünnettir biliyorsunuz. Ayakta içsek ne olur ki. Bize küçüklükten beri alıştırdılar evet de Neden? Sonradan öğrendim onun hikmetini de.

"Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Eğer insan sıvı gıdayı oturarak içerse bunlar önce midede birikir asitle karışarak mikropları ölür ve sonra 12 parmak bağırsağı geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera da dâhil birçok insan hastalıklarından korunmuş olur."

Enteresan değil mi? Bana ilk öğrendiğim de çok farklı ve garip gelmişti. Ne alâka demiştim. Ama işte tam da bu yüzden var bunlar. Yani her şey bizim için.  

Ah bir de kıymetini bilsek. Sadece ben tıbbi yönünden baktım şimdi birde manevi yönü var bunun. Düşünün artık aslında neler kaybediyoruz...