Hava Durumu

Gerçek Türkiye...

Yazının Giriş Tarihi: 18.11.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.11.2020 06:30

Bir dizi başlamış malum dijital ortamda. Sosyal medya son birkaç gündür çalkalanıyor. Bir övmeler bir övmeler. Herkesin bir ağız olup bir şeyi bu kadar ayyuka çıkarması şaşırtıcı ve kuşkucuydu. Bir denk geldim iki denk geldim baktım sonu yok. Merak sardı beni de.
Yorumlarda hayli ilginçti... "İşte gerçek Türkiye...
Ne kadar tarafsız bir anlatım... Uzun zamandır bu kadar adil bir anlatım görmemiştik... Oyuncular muhteşem sanki oynamamış yaşamışlar... Ortam, gösterilen her şey çok gerçekçi... Tam da hayatımızı anlatmış ..." daha niceleri. Aklıma takılanlar bunlardı.
Herkes de sanki anlaşmış gibi bir ağız ritmik halde ağızları aka aka övüyordu. Haliyle insan merak ediyor. Gerçek mi? Hakikaten hayatı, hayatımızı, ülkemizi yalın halde tarafsız anlatmış olabilirler mi?
Bir amaç bir gaye gütmeden, aşağılamadan, hor görmeden, küçümsemeden...
Bazı yorumları aslında bazılarının yorumlarını okuyunca işkillenmedim değil ilk başlar.
Ve bu zamana kadar da tarafsız hiç bir yapım göremedik maalesef. Tarafsız dedikleri çıktı çıkmadı değil en hafifi de yerden yere vurmak oldu onlarında . Kime göre neye göre tarafsız diye tartışıldı hepsi.
'Allah Allah olabilir miydi acaba bu sefer' diye merakla izlemeye başladım ben de herkes gibi. 'Anlatıldığı kadar var mıydı, kendimden bir şeyler görebilecek miydim, eşitliği hissedecek miydim' görecektim. Başladım...
Yarısını izledim tamamını bitirmedim daha ama bir şeyler yazma gereksimi duydum. Malum herkes fikrini beyan ediyor ben niye etmeyeyim.
Oyunculuk güzel, dekor güzel, çekimler efsane, ortam şahane... Şimdi asıl vadettiğine gelelim. Her kesime eşitlik tarafsızlık saygı sevgi... GERÇEK TÜRKİYE... Güzel ülkemin çeşitliliğinin iç içe geçmiş şahaneliği... Öyle mi gerçekten?
Evet çeşitlilik mevcut o güzel nakşedilmiş amma velakin...
Yine ve yine eşitlik, tarafsızlık olarak gösterdiğini anlayalım ilk önce;
İki kardeş biri tesettürlü diğeri değil. Ama bunlardan biri modern, okumuş, açık görüşlü, her tarafa saygılı, diğeri evli ve okumamış... Bilin bakalım kim o?
Ana karaktere gelirsek başörtülü, sevimli, güzel, saf...
Ama cahil, okumamış, köylü, kandırılmaya müsait, nasıl diyeyim koyun yerine konmuş bir nevi.
Bir de tesettürlü ama arada kalmış bir kızımız var orası daha da fena.
Bilemedim Türkiye bu mu? Üstüne basa basa söyledikleri Gerçek Türkiye bu mu?
Yine aynı teraneler... Sadece değişen ince bir üslupla verilmiş olması çokta göze sokmadan.
Mesela o kardeşlerden tesettürlü olanı neden doktor değil. Neden okumamış. Neden mutlu değil mesela onlar? Neden hep bir buhranın cehaletin içinde onlar? Neden doktorun ve hocanın yerini bilemeyecek kadar salaklar? Yok doğru soru bu değil. Neden salak yerine konuluyorlar neden böyle işleniyorlar?
Öyle karakterler işliyorlar ki bedenen de ruhen de tıkılmışlık hissindeler hep nedense bu muhafazakar kesim. Yani sanki bir şeyleri zorla yapıyorlarmış gibi (Yaptırılıyormuş gibi). Bir sıyrılsalar sanki bu kimlikten rahatlayacaklarmış gibi. Zor durumda olan onlarmış kurtarılması gereken cahil saf insanlarmış.
Hiçbir şey değişmedi bunca sene biliyor musunuz?
Sadece şekil değiştirdi. Sadece biraz daha ince düşünür oldular bu kadar. Göze batmamayı göz boyamayı öğrendiler. Ben 30 küsür yaşındayım daha böyle salaklarla karşılaşmadım.
Neden okumuş stil sahibi, bilgili, saygın, saygılı, görgülü, açık görüşlü, kariyer sahibi hiç tesettürlü bir karakterimiz yok bizim? Bizim gerçeğimiz bu!
Ben bu kadar kendinden, geçmişinden, geleceğinden, olduğu halden utanan başka bir güruh tanımadım. Bitmeyen, tükenmeyen, üzerlerinden bir türlü atamadıkları, ne yapsalar bastıramadıkları, örtmek istedikleri halde bir yerlerinden fışkıran bir öfkeleri, kinleri, alıp veremedikleri var. Tıpkı o psikiyatrist hanım gibi.
Kendilerinin vücut bulmuş halidir o karakter...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.