Nasıl da ucuz bizim memlekette insan hayatı...
Hayatımız dışında herşey pahalı ve değerli ama...
Geceliği 30 bin liralık otel...
Lüks diye geçiyor. Paraya bak, değere bak bir gece için. Neler var neler nasıl hizmet nasıl ihtişam ama ne yok bilin bakalım?
Öyle lüks öyle güzel öyle özenli ki tek çıkış yolun kırdığın camdan çarşafla perdeyi birbirine bağlayıp can havliyle aşağıya sarkıtmak...
Öyle özen öyle değer...
Onlar çıkabildi mi ondan da haberim yok bu arada mesela...
Ya da kurtulma ümitlerine sığınarak çocuklarını can havliyle bilmem kaçıncı kattan camdan aşağıya atmak...
Dedektörler çalışmıyor, alarmlar çalışmıyor, yangın merdiveni yok, yangın söndürme tüpü bile yok... Sağ çıkan kurtulan bunu diyor. Gerçek veya değil her çıkan dedi mi, dedi.
Ve otelin arkası uçurum... Gecenin 3'ü... Kar kış kıyamet. Geceliği 30 bin...
Kendimi öyle zor tutuyorum ki, dilime öyle laflar geliyor ki...
Ama olmaz, tüm bunlar olabilir o kadar insan bağıra bağıra yardım çığlıkları ata ata ölebilir ama ben içimden geçeni özgürce çekinmeden sakınmadan sansür yapmadan ağız dolusu bağıraramam. Kusura bakmayın böyle ihmalkarlığa böyle utanmazlığa edepli üstüruplu konuşulmaz. İnsan hayatını göz göre göre hiçe sayanlara saygı gösterilmez.
Şimdi buna sebep olan, yol açan, göz yuman, ses etmeyen, ucundan kıyısından parmağı olan, gözü değen, dili susan kim varsa şuan gözümüzün önünde assanız topluca, yine faydası yok, hiç değeri yok, zerre soğumaz kimsenin içi. Çünkü giden gitti olan oldu şu saatten sonra ne denirse densin ne yapılırsa yapılsın ama hakikaten cezası dahi kesilse, hiç kayırmadan, ayırmadan yine faydası yok.
Koskoca ya koskoca şehir yandı dünyanın bir ucunda, L.A kül oldu. Bu kadar can kaybı vermediler. Tamam asla bir değil, belki kıyaslama yapmak bile saçma olabilir, geldiğini gördüğün ve önlem aldığın yangınla, kapalı alanda gecenin 3 'ünde hazırlıksız yakalandığın yangın asla bir değil. Ama insan düşünmeden edemiyor aklına saplanıyor bu görüntü, her detay...
Daha ne denir ki buna , ne söylenebilir, nasıl dile dökülür.
Dökülür dile dökülür de... hatta azıcık dökeyim ;
Kartalkaya 'nın sembol oteli,
Geceliği 30 bin,
Komple ahşap bir bina,
Bölgenin en ünlü oteli,
Ama yangın merdiveni yok... (varmış sözde ama sözde )
Yangın dedektörü bile yok... ( varsa da çaldığını duyan yok)
Hem de yılların oteli burası, denetim, disiplin hak getire...
Çıkan detaylar korkunç. Bir yerde 2007'lerden bahsediliyor, hiç rapor hazırlanmamış diye bir şey okudum. Şuan gerçekler de daha belli değil. Olay çok sıcak. Her kafadan bir ses çıkıyor ama dayanamayıp kapatıyorum sonra tekrar açıp okuyorum.
Daha çok kazanma uğruna göz ardı edilen, alınmayan önlemler... Değer mi? Değdi mi?
Aynı kareleri benzer sahneleri binlerce kez izledik biz, üç aşağı beş yukarı aynıydı hepsi...
Kaç kere izledik bir tane bile ders çıkaramamışız.
Saplandı içime... Yanmasın, acı çekmesin diye camdan çocuğunu atmaya cesaret edebilmek...
Hangi dil olursa olsun bunun üzerine hiçbir kelime yok. Bunu anlatacak bir sözcük yok.
Bir şeye daha sözüm yok mesela benim;
O can pazarının üzerine o cehennemin önünde kayak yapmaya devam edebilenlere... Yok bende onları tanımlayabilecek kelimeler. Lisanım el vermiyor onları tanımlamaya...
Ne diyeyim başımız sağ olsun...